TÜRK toplumu terörün "intihar yoluyla toplu imha" çeşidine alışık değil.
Temenni edelim, alışacak kadar teşebbüsle karşılaşılmasın.
Ama şu da bilinmeli, vatandaşlar olarak biz terör karşısında yekvücut olursak sonuçta terörün kazanması imkansız olacaktır.
Eğer, terörün amacı, şiddet yoluyla korku salmak, bu yolla toplumu baskı altına almak, yönetimlerin siyasi kararlarını etkilemekse, Türk halkı buna geçit vermeyecektir.
Faaliyetlerinin propagandasını yapmak, başarı saydığı cinayetlerini geniş kitlelere duyurmak terör örgütü için çok önemli olabilir. Bunun için bildiriler yayımlayıp bunların duyurulmasını da arzulayabilir. Ama terör Türkiye'de bu ortamı da bulamayacaktır.
Terörle mücadelenin demokratik alanda daraltma gerektireceğini sananlarsa yanılıyorlar.
Bu, zaten demokrasiden vazgeçilmesini hedefleyen teröre hizmet anlamına geleceği için yanlış olacaktır.
***
BU arada medyaya da önemli görevler düşüyor. Toplumda ortak duyarlılığı harekete geçirmek herkesten, her kurumdan önce medyanın başarabileceği bir faaliyet olarak görünüyor.
Terörden etkilenme ve güvenlik psikolojik bir durumdur. Bu psikolojinin bozulmasına engel olmak da gerekiyor.
***
MEDYADAN otokontrolün ötesini beklemek "fısıltı gazetesi"nin tirajının artması demektir. Bu durumda halkın gerçekleri öğrenme hakkı da yara alacaktır. Bu, teröre karşı bilinçlenmeyi ve halkın kenetlenmesini de zaafiyete uğratacaktır.
***
TERÖR sınırları aşıyor. Tüm insanlığı tehdit ediyor. Özellikle "Batı bunu görüp Türkiye'ye yardımcı olmalı" derken bir de bakıyorsunuz İngiltere şoke ediyor. Londra, "Türkiye'de yeni terör saldırıları olacağını" dünyaya duyuruyor. ABD, "Türkiye'ye gitmeyin" diyor. UEFA, Türkiye'yi tehlikeli bölge ilan ediyor.
Bunlar Türkiye'ye yardım değil, Türkiye'ye Batı kaynaklı sabotajdır. Terörün amacına hizmettir. Teröre dolaylı destektir.
Hipnoz uzmanı Psikiyatrist
Dr. Tahir Özakkaş, "Son terör dehşetiyle ilgili faillerin ve olayla ilgili detayların hipnoz yolu ile öğrenilebileceğini" söylüyor.
Desenize bir süre sonra dünyada ne polis, ne savcı,
ne de istihbarat örgütü kalacak!..
Gürcistan'da muhalifler önce sokağa, sonra iktidara hakim olurken Şevardnadze yandaşları susup oturmayı tercih etti. Yani sessiz çoğunluk sesli azınlığa boyun eğdi.
Türkiye de benzer bir durum yaşamıştı. DP lideri Adnan Menderes'e Londra uçak kazasından sonra yurda dönüşünde yapılan sevgi gösterilerini gözünüzde canlandırın. DP'nin devamı partinin 27 Mayıs'tan sonra aldığı yüksek oyu da anımsayın. Sonra da Menderes'in idamı sırasında o sessiz çoğunluğun nasıl ortada görünmediğini hatırlayın.
Sessiz çoğunluğa güvenen siyasiler, kritik bir anda sesli azınlığa mağlup oluyorlar.
Türkiye'ye Irak yasaklandı. Ankara'nın kırmızı çizgileri silindi, Barzani ile Talabani'ninkiler çizildi.
ABD Dışişleri eski Bakan Yardımcısı Holbrooke geçenlerde, "Ankara Irak'a asker yollamak istiyorsa, onu unutsun, askerini Afganistan'a yollasın" diyordu.
Münasebetsiz gibi görülen bu sözden çok kısa bir süre sonra, Hikmet Çetin'in, "NATO'nun Afganistan temsilciliği"ne atanması sürprizi ile karşılaşıldı.
Hikmet Çetin de önceki gün "zannediyorum Afganistan'daki Türk askeri sayısı artırılacak" açıklamasında bulundu.
Ankara, en yaşamsal konularda bile emrivakilerle karşı karşıya bırakılıyor. Oysa Türkiye'nin çıkarı Afganistan'da değil Irak'ta. Hükümet bu bilinçle hareket etmeli.
'Ben Evleniyorum' bitti. "Kötü örnek emsal olmaz", zoraki eşleşme modeli de inşallah tutmaz. İnsanların, oltanın ucundaki yeme koşan balıklar gibi, ödüllere koştukları evlenme yarışmalarına da meydan kalmaz.
İki gün önce sevgi seline boğulan Tanju'nun yerine, iki gün sonra aynı sevgi seli ile eşliğe Atila'nın seçilmesini inandırıcı bulmak mümkün mü? Aşk bu kadar ucuz mu?
Ne kadar insancıl haslet varsa hepsi "Ben Evleniyorum"da katledildi.
Zoraki eşlere yine de mutluluk dilerim.
'Araçlara yıllık cüzi bir vergi konsa ve Boğaz köprüleri ile otoban gişeleri kaldırılsa. Bu noktalardaki kilitlenmeler böylece çözülmüş olur."
İstanbul Valisi Sayın Muammer Güler böyle diyor. Biz de yıllardır bunu savunuyoruz.
Ama bu yararlı önerinin üzerinde yetkililer durmuyor.
Neden?