"Yarım doktor candan, yarım hoca dinden eder."
Bugün bu sözün anlamını daha iyi kavrıyoruz.
Birçok kişi gibi TV'leri yakından izlerim. Beğenelim, beğenmeyelim TV'ler güncel haber, bilgi kaynağımızdır.
Ukalalık bilenin hakkıdır.
Temel bilgi eğitimdeyse, güncel bilgi medyada, yani TV ve gazetelerdedir. Hele bizim gibi işi gazetecilik, habercilik olanlar için TV izlemek bir lüks değil, görevdir. En basitinden; kameralar 24 saat, gece gündüz dünyanın her yerinde olayların peşindedir. Onlara takılırsanız siz de dünyadan haberdar olursunuz.
TV'lerde bir gecedeki 5 - 6 adet tartışma, haber programı, 18 - 20 uzmanın görüşü eder.
O uzmanların güncel olaylar hakkındaki birbirine zıt veya paralel görüşlerini anında öğrenmek ancak TV'lerin bu programlarını izlemekle mümkündür.
Kuran'da; "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" diyor.
Din ve İslam konusu da TV'lerin tartışma konularının başında geliyor.
Önceki gün bıçaklanan Prof. Zekeriya Beyaz'ı da, daha İlahiyat Fakültesi Dekanı olmadan o programlarda aykırı fikirleriyle tanıdık.
* * *
Bilimsellik şüphe temeline oturur, bilimsel olan akıl yürütmeyle ilgilidir. Din; inanç meselesidir, fazla tartışma kaldırmaz.
Ama TV çıktı, din, İslam, itikat ve ibadet öyle tartışılır hale getirildi ki, bu tartışmaları izleyenler neredeyse dinden, imandan çıkar hale getirildi.
Önüne gelen, uzman veya uzman zannedilen, kendine göre bir içtihat yaratır oldu. Birinin söylediğini öteki tekzip eder oldu.
Yalnız, "Kuran" diyenler. "Kuran ve hadis" diyenler. Sahih hadis ve uydurma hadis diyenler. Tarikatlara ve din ulemasına göre birbirine zıt çeşitli tefsir ve yorumları ortaya koyanlar. Konuşmacıların kendi farklı görüş ve yorumları, derken sade vatandaş şaşırdı, kör kuyuya atılmış gibi oldu, etrafını göremez oldu. Bazılarının inancı sarsıldı.
Zaman zaman bu tartışmalarda kavgalar da çıktı.
Konca Kuriş öldürüldü.
Prof. Beyaz bıçaklandı.
Bu kadar nazik bir konuyu, inanç konusunu, bilenin bilmeyenin her gün tartıştığı bir sorun haline getirirseniz olacağı budur.
Kenan Işık'ın sunduğu "Kim 500 Milyar İster" programına katılan Boğaziçi Üniversitesi öğrencisinin haksızlığa uğradığını yazmıştık.
Onun bilgi eksikliği, ona yapılan haksızlığı mazur göstermez. Bilgisizlik ayrı bir konudur.
Bakın önceki akşam da Cem Davran'ın sunduğu "Fırsat Bu Fırsat" yarışma programına brokerlik yapan bir genç katıldı.
Ama ekonomi dünyasının odağındaki bu genç adam "narh"ın da "navlun"un da ne olduğundan haberdar değildi.
Uzun uzun düşündü ve kendisine sorulan sorunun cevabının "narh" olduğu telefonla katılan izleyici tarafından belirtildiği halde, "narh" yerine "navlun"u, yani yanlışı tercih etti.
Yazıktır. Okullarımız, üniversitelerimiz dökülüyor. Genel kültür, güncel bilgi fakiri bir nesil yetişiyor.