O kadar çok sorunumuz var ki İstanbul’umuzu unuttuk.
Oysa İstanbul’u düşünmek görevimiz. Çünkü biz hem bu şehirde doğduk, büyüdük, yaşıyoruz, hem de bu şehri seviyoruz.
Birçok şeyi bugün söylemiyoruz. Çok önce ortaya atmış ve daha sonraları çeşitli tarihlerde aynı görüşü savunmuşuz.
* * *
“İstanbul Belediye Başkanlığı’na talibim” diyenin bu şehrin güzelliğine güzellikler katacağının da teminatını vermesi, vaatlerini sıralaması beklenir.
Örneğin:
Konut inşaatı çok, yol inşaatı yok, hemen yeni yollar yapacağım.
Tophane’de sahildeki depo ve antrepoları gecikmeden yıkacağım. Dolmabahçe Sarayı’nın tarihi değeri olmayan cadde üstündeki duvarını kaldıracağım.
Tophane’den Ortaköy’e sahil yolu inşa edeceğim. Konut inşaatının çeşitli uydu kentlerde yoğunlaşmasını sağlayacağım. Altyapı yolu yapmayana inşaat ruhsatı vermeyeceğim.
Tüm sanayi birimlerini şehirden çıkartacağım.
İşyerleri, eğlence yerleri ve konut alanlarını kati olarak ayıracağım. Otopark sorununu çözeceğim. Gecekondu yapmayı, işportacılığı İstanbul’da kimse düşünemeyecek bile...
Mevcut gecekonduların yerine blok apartmanlar yapacağım.
Sıvasız, boyasız, çatısız bina bırakmayacağım.
Ana caddelerde birbirine benzemez binalar görmeyeceksiniz. Kaldırımlar temiz, çiçekli ve yürünebilir olacak. Toplu taşıma sorun olmaktan çıkacak. Şehirde trafiğe kapalı merkezler olacak.
Deniz ve karayolu ulaşımında işbirliği sağlanacak.
Pis otobüslere, trenlere, toplu taşıma araçlarına artık rastlanmayacak. Tarihi eserler pırıl pırıl olacak ve tümü geceleri aydınlatılacak...
İşte biz İstanbul’da yaşayanlar böyle bir kent istiyoruz ve bekliyoruz.
Ne yalan söyleyeyim bu isteklerimizin bir kısmı gerçekleşti.
Ama yetmez.
Biz bütün sorunları halledilmiş medeni bir İstanbul görmek ve böyle bir şehirde yaşamak istiyoruz.
Ha gayret...
KENDİNİZE GELİN