Kıyıdan Bu, son derece keskinleşen Kürt meselesini insan merkezine çekebilir miyiz, bunun peşinde. Ama niyeyse ben kitabı anneler ve oğulları ekseninde okudum. Daha doğrusu, kitabın anne-oğul ilişkisi üzerinden çizilen ekseni bana daha çarpıcı ve daha cesur geldi. Zira, bana sorarsanız, dünyanın en kanlı meselesinden daha kanlı bir şeydir anneler ve oğulları arasındaki ilişki. Anneler ve kızlar arasındaki ilişkinin "gizli vahşetinin" de kalır yanı yoktur gerçi, ama o başka, belki daha da karmaşık bir mesele. Belki birçok kişi, belki yazarın kendisi bile "Kayıp Söz" kitabını "Kürt meselesi üzerine bir roman" olarak okudu, okuyor, okuyacak. Oya Baydar'ın yakın zamanda Can Yayınları'ndan çıkan kitabı, doğrudur, bu konuda bir çok söz söylüyor. Ne büyük, ne bahtsız, ne ümitsiz bir aşktır o anne ile oğul arasındaki. Hiç "kavuşulamayacak" olmasında da değildir üstelik aşkın bahtsızlığı ve ümitsizliği. Bahtsızlık, esasında oğulların annelerinden dehşetle ve son derece gizli olarak nefret etmesindedir. Belki oğullar aşklarını itiraf ederler bir gün ama nefretlerini, öfkelerini asla. Yeterince sevilmemiş olduklarını hiç söylemezler annelerine. Oğullar, kendi üzerlerinde annelerinin işlediği küçük, gözle görülmeyecek kadar küçük cinayetlerin hesabını hiç sormazlar. Kızlar belki bir gün, otuzlarında muhtemelen, yaparlar bunu ama oğullar asla. Anneler, cüsseli bir karabasan gibi çökerler oğullarının üzerine, tatlı tatlı, ince ince... Anne nefreti "Kayıp Söz" benim için bir oğlan annesinin en derinine kadar bunun hesabını vermesidir. Oğlan annesi olma durumunun bağırsaklarını deşerek ortaya koymasıdır. Ki bu, inanız ki, Kürt meselesinin bağırsaklarını deşmekten çok daha meşakkatli, çok daha cesur bir iştir. Her ilişkinin bir patolojisi vardır. Bakmayın siz, hepimiz patolojilerimizin uyuştuğu insanları buluyoruz sevmek için. Yaralarımız karşılıklı denk düşerse ilişki kuruyoruz insanlarla. Böyle bir şey yokmuş gibi yapmak, insanlığa dair bir cahilliktir olsa olsa. Annenin bağırsakları Her aile de bir patoloji yumağıdır. Aile, bütün patolojilerin anasıdır hatta. Halklar arasındaki meseleleri çözmekten çok daha zordur aile bireyleri arasındaki patoloji ağlarını çözmek. Ve büyümek, dışarıdan birini sevmek, aileden çıkmak bu ağdan kurtulmak içindir bir bakıma. Anne kabul etmez bunu. Bu durumu yok saymak, "diplomatik" ilişkiler kurmak en zararsız ve en "doğru" yöntem gibi gelebilir anneye. Ama bütün bu durumla hesaplaşabilen, yüzleşebilen anne kadar "yılın annesi" ödülünü hak eden var mıdır? Yoktur bence. Oya Baydar, bana göre, bu sebeple çok önemli bir kitap yazmış. Bir annenin aslında ne vahşi bir varlık olabileceğini anlatmış. "Kayıp Söz"ün sınırları zorladığı yer burası. Kanlı sınırlarda oğula söylenmemiş "kayıp sözü" aradığı yer de burası. Ellerine sağlık... ecetem@hotmail.com Aile: Patoloji yumağı