Türkiye muhalefetini nerede arıyor? Şehir hatları vapurları öttürüyor düdüklerini. İstanbul tepelerine doğru, dosta düşmana karşı:Vuuuu! Vuuuu!Şehir uyanıyor böylece; istese de istemese de! Müthiş şiirsel bir eylem yürütüyor şehir hatları kaptanları. Ki ben onlara "karaya vurmuş kaptanlar" demeyi severim hep; uzun yol kaptanlarına küçük bir selam çakarak. Şimdi onlar İstanbulu "uyandıran" kaptanlar olarak, benim en sevdiğim kaptanlar. Denizcilik İşletmelerine bağlı vapurlarının belediyeye devrine karşı Boğazı çalkalıyorlar.Her eylemin bir vapur düdüğü yok elbette. Acaba o yüzden mi uyandıramıyor SEKA işçileri İstanbulu? Fabrika işgalinden bir vapur düdüğü sesi duyulmuyor diye mi acaba kâğıdın işçileri çalkalayamıyor denizleri? Mardinde ölmüş çocuklar da vapur düdüksüz elbette. Sanık avukatlarından biri AKP İl Başkan Yardımcısı çıkan bir davada, denebiliyorsa eğer "maktulün koltuk altları tüyleri çıkmış, bıyıkları terlemişti" denebiliyorsa eğer... Herkes bir vapur düdüğü mü çalmalı uyandırmak için İstanbulu? Günlerdir, sabah aynı sesle uyanıyorum ben: Vuuuu! Vuuuu! "Aramalarda herhangi bir muhalefete rastlanmadı" diyeceğiz belki en sonunda. SSK kuyruklarında insanlar bu kadar sessizce bekliyorsa eğer, öyle. Sağlıklı yaşamanın temel insan hakkı olarak kendisine de ait olduğunu bir türlü "hissedememiş" insanlar sessizce "sıralarını" bekliyorlarsa...Başbakanımız kedi gibi son derece haysiyetli, sevimli bir insan dostuna benzetiliyor bir karikatürde diye 5 bin YTL para cezasına çarptırılıyorsa karikatürist Musa Kart...Radikal gazetesinde "Türkiye muhalefetini arıyor" başlıklı bir yazı dizisi yayımlanıyor. Yazan-çizen-düşünen insanlara sorulup soruşturuluyor. Herkes ya "Aranıyor" diyor ya da "Aranması gerektiğini" söylüyor. Ben de ikide bir Türkiyenin muhalefetini aramadığını söyleyip duruyorum; gıcıklık eder gibi. Gıcıklık olsun diye söylemiyorum elbette. Sadece bu kadar muhalefet edilecek şey varken memleketin hiç oralı olmadığını söylüyorum bir yandan. Bir yandan da var olan muhalefetin, aranan muhalefet kadar gösterilmediğini söylüyorum. Söylediğim bir başka şey de, bütün dünyada konuşulduğu üzere, artık muhalif hareketlerin eskisi gibi fikir önderleri öncülüğünde, eski siyasi parti şekillenmesiyle mümkün olmadığı. Hakları gasp edilen, insanca bir yaşamdan uzak tutulan "çokluğun" kendi dilinde örgütlenmesi, seslenmesi gerektiği... O ses işte, ancak o ses, biraz olsun andırabilir İstanbulu istese de istemese de uyandıran vapur düdüklerini...Muhalefet çünkü, şimdiye kadar yapılmaya çalışıldığı gibi elitin diliyle kurulmayacak. Kurulacaksa eğer, dilsiz bırakılmış çokluğun diliyle kurulacak. Bir muhalefet aranacaksa oralarda, bulanık çokluğun içinde aranacak. Onları bu kez akademisyenler, profesyonel siyasetçiler değil, kendi kendileri adlandıracak. Ve şimdiki gibi aranmaya devam edilirse o muhalefet hiç bulunamayacak... Vuuuu! Vuuuu! diye ötse bile duyulmayacak... ecetem@hotmail.com Muhalefet aramaları