Erdoğan Şenay

Erdoğan Şenay

esenay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Bir haftadır spor medyası takım halinde Fenerbahçe'nin galibiyet ihtimalini veriyordu. TV kanallarında, bilgisayarlara yüklenen mazinin bilgileri bütün sonuç ve teknik rakamları ile dünkü 90 dakikayı inceliyor, hepsinden de Fenerbahçe'nin rahat kazanacağı verileri geliyordu aygıtların ekranlarına...
Ancak İsmet Arzuman'ın, başlama düdüğü ile sahaya yayılan oyun hiç de tahminlere dayalı ihtimalleri desteklemiyordu. Son haftaların en iyi maç yapan ekibi olan Fenerbahçe, hiç de dikkatli olamayan şişirme ve uzun toplarla oyuna giriyor ve Galatasaray'a ancak pas yüzdesinde mutlak bir üstünlük kurarsa, karşı ataklara geçebileceğinin gerçeğine bir türlü dönemiyordu. 18. dakikada Nobre'nin golü gelip, "ilk sayı avantajını" yakalamasına rağmen Fenerbahçe, doğru anda düz ve faydalı pas çıkışları ile fazlaca rahatsız edemiyordu Cim - Bom'un savunma gediklerini...
Öyle ama, bu açığı yakalayan Galatasaray, boş mu duracaktı yani ? Prates sağ kulvardan jet hızıyla çıkışlar yaparak ateşliyordu Galatasaray on birini... Ömer, Volkan, Ayhan, Ömer Erdoğan, soldan Ergün, Necati ile çok çabuk ve isabet yüzdesi yüksek diri paslarla, rakibi tehdit eden sayısız çıkışlarla zorluyorlardı Fenerbahçe'yi, Sarı - Kırmızılı ayaklar... Zaten işte böyle fişek gibi bir sol kanat çıkışı ve ortası sonu bulmuşlardı Ömer'le beraberlik sayısını...
* * *
İkinci yarıda Galatasaray, Terim'den kocaman bir aferin almış olacak ki, Cim - Bom yine pres ve pas canlılığını aynı grafikte tutmaya çalışıyor, Fenerbahçe ise her zamanki yaratıcılığından uzak kalmakla birlikte, (hele hele Beşiktaş maçının sonucu ötesinde), kendi evinde mutlaka galip gelmenin farkında olan bir fizik mücadelesini, bir pres ve top kapma kavgalarının viteslerini yukarı çıtaya çıkartmaya başlıyordu. İki takım defansı da Hooijdonk ve Prates'ten korktukları için 18 civarlarından faulsuz kalmaya özen gösteriyorlar, ancak bütün bu karşılıklı "kontrollü futbol" tribünlerde sabırla gol bekleyen seyirciyi tatminden uzak kalıyordu tabii...
Evet, bütün gazetelerin arka sayfaları ve de TV aygıtlarının bilgisayarları yanılmamışlardı işin sonunda... Demekki onlar, Fenerbahçe'nin bu yılın stratejisi olarak zirveyi hedeflediğini bizden daha keskin gözlerle tespitlemiş olacak ki, oyun ortadayken, Galatasaray'ın Kadıköy'e kaybetmemek üzere geldiği apaçık belliyken, Fenerbahçe'nin galibiyet golünü görmüşler ve üç puan avantajıyla kazanacağını bilgece yakalamışlardı. Eee ne yapalım, şimdi zaman tekniğin ve tekniğe dayalı verilerin zamanı. Böyle bir derbiyi zor da olsa kazanan Fenerbahçe'nin önündeki manialar tek tek azalmakta. Dileriz sonunu getirirler de, mutlu neticeye ulaşırlar.




SPOR


Oscar goes to Fenerbahçe: 2-1
At yarışları
Avrupa Ligleri
Güney'in sultanları
İkinci Lig Puan Durumu
Hido'dan 12 sayı
İktidar Halk'ın: 3-2
SALTANAT BİTTİ: 1-2
Avcı gibiydik
Fatih Terim isyan etti
Zafer bekliyor
Renklerin uyumu: 1-1
Aydın gümüşe kaldı
Süper Lig'de dün
Haber turu...
Kontrol
Bir devin düşüşü
Rüya gibi
Felsefe nerede?
Bilginin zaferi