Fenerbahçe, Feyenoord önünde kaçırdığı maddi ve manevi değerlerin kırgınlığı ile de yarışıyordu sanki Denizli önünde...
Johnson, Cem Karaca ve Ali Güneş’le ilk on biri tertiplenmiş Fenerbahçe, adeta "sil baştan" anlayışıyla çıkmıştı Denizlispor’un önüne... Denizli’nin klasik deplasman anlayışındaki pas çabukluğu kurma planlarına Fenerbahçe’nin Stevic, Ali Güneş, Cem Karaca, Johnson gibi isimleri çok yerinde pres hareketleriyle tavır koyuyor, Ortega ve Serhat ile ileri - geri çalışarak rakibinin oyunda hakimiyet kurma ısrarını daha düşünce faslında alt üst ediyorlardı. Geride Fatih Akyel, Mirkovic ve Ogün kaleci Rüştü ile de kurdukları olumlu pas diyaloglarıyla maçın "topla oynama" yüzdelerini zenginleştiriyorlar ve Fenerbahçe, Denizli önünde derli toplu bir lig oyununun klasik gösterilerini sergiliyordu taraftarına... Ortega, topla buluşmaların üstün ve klas hareketleriyle oyunu süslüyor, ancak yine de Washington veya kanatlara kayması gerekenler, topsuz oyun adına pas alır hale gelerek bir türlü rahat bırakmıyorlardı Arjantinli ustanın kafasındaki oyun kurma düşüncelerini... Bir başka doğru düşünce de Fenerbahçe’nin telaşsız oynaması ve geri üçlünün savunma tezgahını hemen 18’in önünde kurmasıydı... Öyle ya, böyle olunca hem topla buluşan Fenerbahçeliler paslaşacak arkadaşlarıyla kolayca diyalog kuruyorlar, hem de Denizlispor’un kontratak alanlarını daraltarak, rakip atakları savunma derinliğinin içinde eritiyorlardı...
Tabii bütün bunlar Washington’un erken gelen golünün verdiği rahatlıktan da kaynaklanıyor, ancak ne olursa olsun Sarı - Lacivertliler hem ligin gelecek haftalardaki zorlu oyunları adına, hem de UEFA’daki İsveçli rakibine karşı "yara sarmaya" başladığını her haliyle belli ediyordu tribündeki kalpleri incinmiş taraftarına... Washington’u dün çok önemli üç gol attığı için kutlarız. Ancak en az Serhat kadar yırtıcı ve sprinter ataklara çıkamadığı sürece bizce Fenerbahçe’nin aradığı santrfor olamaz.
Denizli’nin son beş dakikaya sığdırdığı iki gole bakmayın siz... Fenerbahçe, 85 dakika sahanın tartışılmaz gol ve puan patronuydu... Ama yine de savunmada son beş dakikada verilen açıklar hiç gözden kaçmamalı ve Fenerbahçe’nin 3 - 5 - 2 dizilişinin rakip ne kadar zayıf olursa olsun, hiç de doğru olmadığını teknik kulübe bir kez daha düşünmelidir.