Erol Yaraş

Erol Yaraş

ege@mil­li­yet.com.tr

Tüm Yazıları

AŞAĞIDAKİ yazıyı 7 Mart 2005’de sevgili dostum Hamdi Türkmen’in yayın hayatına kazandırdığı Yeni Gün Gazetesi’nin ilk sayısına yazmışım. Yazımın başlığı “100 İzmirli = 1 İstanbullu” idi.
Gelin hep beraber 5.5 yıl önce yazdıklarımı okuyalım, yorumu sonunda yapalım...
* * *
“100 İzmirli = 1 İstanbullu!
Baştan belirteyim, yukarıdaki başlık bir eleştiri değil, gerçektir. Geçtiğimiz günlerde doğalgazın İzmir’deki dağıtımı ile ilgili olarak yapılacak ihaleye 100 İzmirli kurdukları çok ortaklı bir şirketle katılırken, buna karşılık Ali Şen’in tek başına katılması üzerine, bir gazetemiz çok doğru ve güzel bir şekilde konuyu başlığında böyle özetlemiş.
100 İzmirli = Ali Şen.
Yıllardır İzmir’in geriye gittiğini yazarız, söyleriz.
Duayen olarak adlandırdıklarımız verdikleri demeçlerle yol gösterici rolünü üstlenmişlerdir.
Hep aynı 10 isim İzmir adına konuşmuştur.
100 kişinin bir araya gelerek çok ortaklı olarak kurdukları şirketlerin hayata geçirilmesi başarı olarak gösterilmiştir.
Bir EGS modelinin kuruluşunun Amerika’da üniversitede tez olmasıyla övündük.
Ama batışını kimse tez konusu yapmadı.
Kipa’yı 100 kişi kurduk.
Sonra neden İngilizlere sattık, kimse sorgulamadı!
Başta Çeşme Limanı olmak üzere limanları neden almadığımızı konuşmadık.
En son doğalgaz dağıtımı ihalesinde 100 İzmirli başarılı olamadı.
Bunun nedenlerini sorgulamadık!
Esas soruyu yıllardır kendimize soramadık, belki de korktuk.
Neden 1 (yazıyla bir) İzmirli = 1 İstanbullu formülünü yaratamadık?
Ben duymadım, siz duyduysanız bana yazın.
Hiçbir İzmirli iş adamının 50, 100 veya 200 milyon dolarlık uluslararası ihalelere girip, yol, köprü, baraj veya konut inşaatı aldığını veya talip olduğunu işittiniz mi?
Gerçeği kabul edelim; İzmir nüfus olarak Türkiye’nin 3. büyük kentidir.
Fakat, ekonomik potansiyel anlamında İzmir’i ilk beşin içinde sayamazsınız.
Şimdi önümüzde çok önemli meslek odalarının seçimleri var.
Salih Esen ve Kemal Çolakoğlu’nu kutluyorum. Yeni yüzlerin yeni düşüncelerin gelmesi ilkesiyle aday olmayacaklarını açıkladılar. Çok da erdemli bir hareket yaptılar.
Darısı diğer odaların başına!
Yıllardır oturdukları koltuklara güç vermeyip koltuk ve makamdan güç alanları değiştirme zamanı gelmiştir.
Benim İzmirlilere tavsiyem; hangi odaya kayıtlı olurlarsa olsunlar yıllardır bizi hayallerle oyalayanları değiştirmek için sandığa gitsinler.
“Bir oy ne yapar?” demesinler.
Değişimi o “bir” oylar yapacaktır.
Eski bir reklam sloganının söylediği gibi:
‘Atın atın eskilerinizi’...”
* * *
Yıllar evvel böyle yazmışım. Bugün için çok mesafe aldığımız söylenemez...
Hani bir zamanlar Brezilya dizileri vardı ya, 10 hafta seyretmeyin 11. hafta izlediğinizde hiçbir kaybınız olmadığınızı anlardınız.
İşte, yıllardır aynı kişiler de, tıpkı Brezilya dizilerinde olduğu gibi İzmir’i nasıl marka yapacaklarını, nasıl bir çağdaş kent olacağını anlatıp duruyorlar...
Önümüzdeki günlerde tek hedefim; artık bu şehrin yeni kanaat önderlerine olan ihtiyacını dile getirmek olacaktır.
Çocuklarımız adına, İzmir’in geleceği adına, bu kent için yeni şeyler söyleyecek kişilerin de ortaya çıkması gerek.
Artık, İzmir’i gerçek anlamda seven ve kentin vizyonunu değiştirecek insanlar konuşacak.

Haberin Devamı

GÖRÜŞLERİNİZİ GÖNDERİN, ‘BLOG’DA SİZ DE DÜŞÜNCE VE YORUMLARINIZLA YER ALIN.