Başlığı abartmıyorum, kendim yaşadım ve sinir oldum. Yaşadığım en kötü duygu da çaresizliğin yarattığı çözümsüzlüktü.
İzmir-Ankara havayolu hattında fazla seçeneğiniz yok.
Ya sabah erken saatlerde Pegasus’la veya Anadolu Jet’le uçacaksınız.
Bu gerçeği de Türk Hava Yolları çok güzel biliyor.
İzmirliler’i Başkent’e uçurmak için sizi Anadolu Jet’e mahkum ediyor.
Pazartesi günü Ege TV olarak ödül almak üzere saat 14.00’te Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde olmamız gerekiyordu.
Bu yıl RTÜK tarafından verilen “RTÜK Doğru ve Güzel Türkçe Kullanımı Ödülleri”nün bir sahibi de Ege TV oldu.
Köşk’te saat 14.30’daki tören için Ankara’ya en uygun uçak 09.45 seferiydi.
Zamanında biniş kartlarımızı aldık ve salona geçtik.
Kalkış vakti yaklaştı ve bir anons:
“Anadolu Jet Ankara uçağında rötar var.”
Zaman belirtilmedi.
Saat 09.50 oldu, tekrar bir anons:
“Ankara uçağı 2 saat 15 dakika rötarlıdır.”
Ortada ne bir görevli ne de bir ilgili!!!
Sanki uçacak olanlar insan değil...
Ve 09.45’te kalkması gereken uçak 12.10’da zor havalandı.
Saat 14.00’te Çankaya Köşkü’nün kapısında nefes nefese hazır olduk..
Ankara’dan İzmir’e dönüş uçağımız 17.55...
Tören 16.00’da bitti yine hızlı bir şekilde Esenboğa’ya yetiştik.
Monitörde sürpriz bizi bekliyordu. Dönüş uçağımızda da 2 saat 15 dakika rötar vardı.
Pazartesi günü 5 saatimi Anadolu Jet çaldı. Gasp etti.
Ne bir özür ne bir tatmin edici açıklama... Onların gözünde biz koyunduk ve adeta ağıla geri dönüyorduk...
Hafta içindeki eleştiriler üzerine THY lütfedip bir açıklamada yayınladı.
Onlara göre, “Anadolu Jet çok tutulmuş. Yolcu sayısı yüzde 50 artmış. Anadolu insanı ekonomik ve ucuz uçuyormuş.”
Açıklamadaki bilgilerin hiçbiri beni tatmin etmedi.
Sıkışık koltuklarıyla, bir dilim kek ve bir bardak su ikramıyla, havalandırmasının doğru çalışmamasıyla...
Ucuz olması ise tam bir soru işareti...
THY ile Anadolu Jet neredeyse insanları aynı fiyata uçuruyor...
Hizmet kalitesinde ise aralarında uçurum var.
İki konuyu merak ediyorum:
Ankara’yı tüm Anadolu’ya Anadolu Jet bağlarken İstanbul niye bu sistemin dışında tutuldu?
İkincisi:
Pegasus Hava Yolları neden daha makul saatlerde Ankara’ya uçmaz?
Pegasus Yönetim Kurulu Başkanı Ali Sabancı, İzmir‘deki Anadolu Jet memnuniyetsizliğini görmedi mi, duymadı mı yoksa?!?
Denizlerdeki ceza can yakmaya devam ediyor!
Geçen haftaki yazımın başlığı, “Su bardakta, balık tabakta!” idi...
Ve şu paragrafla sona eriyordu:
“... Merak ediyorum. Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan ve Maliye Bakanı Unakıtan en son ne zaman denize girdiler veya amatör olarak balık avladılar?!? Suyu bardakta, balığı tabakta gören yöneticilerimiz olduğu sürece Rahmi Koç yabancı bayraklı yatla dünyayı dolaşmaya devam eder.”
Yazıma o kadar olumlu tepki aldım ki, meğer denizlerimiz kendisiyle buluşmak, hasret gidermek isteyenleri kızgın alevler gibi yakıyormuş da haberimiz yokmuş.
Zaten Ankara’daki büyüklerimizin de haberi yok.
Sahil Güvenlik görevlileri pek mutlu olmasalar da adeta ocak söndüren kanunu son noktasına kadar uyguluyorlar.
Çeşme’yi çok iyi bildiğim için gözlemledim ki geçen hafta birçok tekne denize açılamadı. 5 ile 25 bin YTL’lik ceza korkusu yüzünden birçok tekne sahibi denizi marinadan seyretmeyi tercih etti.
Amatör denizcilik belgesi olanlar bile denize açılamıyorlar.
Aynı ehliyetle yabancı bayraklı tekne kullanabilen amatör kaptan Türk bayraklı tekneyi marinadan hareket bile ettiremiyor. İşin düşündürücü yanı da şu anda birçok tekne sahibi Türk bayraklı teknesini nasıl yabancı bayrağa çeviririm telaşında.
Düşünün! Bu insanlar gururla taşımaları gereken bayraklarından ağır ceza ve vergiler yüzünden kaçıyorlar.
Dünyanın neresinde böyle insanı denizlerden ve denizcilikten soğutan kanunlar vardır?
Cevabı bir tek Türkiye’de olur herhalde. Yakında Türk karasularında Türk bayraklı tekne göremezseniz bunun tek suçlusu, “ocak söndüren ceza yasalarını çıkaran Ankara”dır.
İzmir, Haldun Dormen’e özür borçlu
Özel tiyatroların yaşadığı ekonomik krizler ortada.
“Perdeler kapanmasın” diyerek yıllardır bu sanat dalının emekçileri büyük bir çaba sarf ediyorlar.
Bunların başında da Haldun Dormen geliyor.
28 Mayıs gecesi için anons edilen Fuar Açıkhava Tiyatrosu’ndaki Kibarlık Budalası oyunu “Açıkhava sahnesindeki tadilat bitmedi” gerekçesiyle 5 Haziran’a ertelendi.
Bana göre böyle bir gerekçe, gerçekçi değildi.
Gerçekçi değildi çünkü; daha 23 Mayıs gecesi Arkas, aynı mekanda farklı bir etkinlik gerçekleştirmişti.
Gerekçe olsa olsa, Julio Iglesias’ın 29 Mayıs gecesi verdiği konser olabilirdi.
Konserin hazırlıkları bir gün öncesinden başladığı için Haldun Dormen gibi bir tiyatro duayeni, “nasılsa yerli, yabancıyı küstürmeyelim” gibi banal bir düşüncenin sonucu mağdur edildi.
Şimdi İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İzmirliler’e düşen görev; 5 Haziran gecesi Açıkhava Tiyatrosu’nu ağzına kadar doldurarak, bir anlamda Dormen Usta’dan özür dilemektir.
Uluslararası Çeşme Festivali heyecanı başlıyor7 yıllık çoook uzun bir aradan sonra, 2006 yazında Ege TV olarak Uluslararası Çeşme Şarkı Yarışması’nı, Çeşme Belediyesi’nin de katkılarıyla yeniden başlattık. Festival bu yıl 30 Haziran-5 Temmuz tarihleri arasında yapılacak... Tüm hazırlıklar hızla tamamlanıyor. 80’li yılların başında bir hedef belirlemiştik:
“Çeşme, Akdeniz’de üçüncü nokta olacak...”
“Cannes, San Remo ve Çeşme...”
Bu hedefe çok yaklaşılmıştı.
Ülkemizi yasa boğan Adapazarı depremi ve ekonomik krizler, hedefi biraz Çeşme’den uzaklaştırmıştı.
Şimdi yeniden düğmeye basıldı ve Çeşme dünyada hak ettiği konuma gelmek için büyük bir atağa kalktı... Çeşme’deki festival coşkusunu tüm Akdeniz ülkelerine ispat etmek için 30 Haziran-5 Temmuz haftası Çeşme’de buluşalım!
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025