Bu lafım, üç gündür ortalığı tozu dumana katan “Eski CHP’lilere”...
Başta Baykal’a! İnsan, Kemal Kılıçdaroğlu’na laf söylerken biraz düşünür, taşınır, bir boy aynasına bakar ve sonra konuşur.
Deniz Baykal’ı şimdilik bir kenara koyalım.
İzmir’deki eski CHP’lilere gelelim.
Bu nasıl bir koltuk sevdasıdır ki insanın gözünü bu kadar kör eder.
50 günlük seçim süresince partin adına tek bir çalışmaya katılma, işin ucundan birazda olsun tutma, sonrada ortaya çık “Genel Başkan istifa” çığlıkları at.
Eski CHP’li beyler, hanımlar; bugün sizin iddia ettiğiniz gibi ortada bir başarısızlık varsa bu sizin de eserinizdir. Bu seçimlerde sizin icraatlarınız da oylandı!
Yeni seçilenler daha yemin etmemişlerdir. Halk onların icraatını görmedi, vaatlerini ve yapacaklarını dinledi. Bir anlamda 12 Haziran’da sizin döneminizin güven oylaması yapıldı. Oylar sizin geçmiş dönem çalışmalarınız için de verildi.
İzmir adına ne yaptınız ki, ne bekliyordunuz? Sakın bana “şu kadar kanun teklifi, önerge verdim demeyin” oturduğunuz yerden bunları yapmak kolay. Bana “halkın arasına ne kadar karıştınız, İzmir adına ne kadar çözüm yarattınız” onu söyleyin. Aranızda öyleleri vardı ki; İzmirliler onları Genel Başkan İzmir’e geldiği zaman havaalanında görüyordu.
“ESKİ CHP LİLER” sizin beceriksizliğinize, İzmir’de bir de bazı belediye başkanlarınızın başarısızlığı eklenince ortaya bu tablo çıktı.
Ben sizin yaptıklarınızı “korku filmlerine” benzetiyorum. Filmde aile yeni bir kasabaya taşınır. Gündüz kasaba çok güzel, sesiz ve şirindir. İzleyici olarak bile orada yaşamak istersiniz. Amaaa akşam olunca hortlaklar, hayaletler ve kötü ruhlar aniden ortaya çıkar. Aile neye uğradığını şaşırır. Yaşadıkları adeta kâbustur, kasabadan hızla kaçarak canlarını zor kurtarırlar.
İşte şimdi yeni bir kasabaya geldiğini, mutlu ve huzurlu bir ortam yaratacağını zanneden Kılıçdaroğlu sizin ortaya çıkmanızla kabus görmeye başladı. Ama onun kaçacağını zannetmem. O sizlerle uğraşacak ve son kalan kırıntılarınızı da temizleyecek.
İnsan eleştirirken biraz insaflı olmalı... Özellikle de Deniz Baykal!
Bugün İzmir’de yerel yönetimler açısından bir başarısızlık varsa ki, var; bu Deniz Baykal’ın eseridir. Tüm bu insanları belediye başkanı yapan kendisi ve o dönemdeki İl Başkanı Kemal Karataş’tır. Ne kadar acıdır ki; bu tablonun yaratıcıları çıkıp toplumdan özür dileyeceklerine hiçbir günahı olmayan, tek suçu Deniz Baykal’dan misli misli fazla çalışmak olan Kemal Kılıçdaroğlu’dan istifa etmesini istiyorlar. İnsan biraz utanır.
Deniz Baykal’a sormak isterim.
2007 seçimlerinde Antalya’da AKP yüzde 34 oy alırken CHP yüzde 29’da kalmış. Genel Başkan kim? Deniz Baykal.
Yani kendi şehrinde kendi kalesinde mağlup olmuş. Bu bile o günlerde Baykal’ın istifası için yeterli sebepti. Daha ortada kaset falan yoktu.
12 Haziran’da da Baykal yine kendi sahasında rakibinden gol yemiş. Hırsı aklının önünde. Gözü kaybettiği koltuktan başkasını görmüyor. Tamamen sessiz olması gereken Baykal, en çok konuşan ve gittikçe batan siyasetçi oluyor.
İnsanda biraz insaf olur; daha sert yazarım ama, mahkemede Baykal ve “ESKİ CHP’lilerle” karşı karşıya gelmek istemiyorum.
Sözüm koltuğunu kaybetmiş kendinden başka kimseyi düşünmeyen tüm “Eski CHP’lilere”. Hepsi meydanı boş bulup televizyon televizyon gezerek Kemal Kılıçdaroğlu’nu istifaya çağıracaklarına. Keşke Kılıçdaroğlu’nun onda biri kadar çalışsalardı da; CHP bugünleri yaşamasaydı, daha başarılı olsaydı.
Son cümle. Benim “Eski CHP’lilere” tavsiyem; artık torunlarını sevsinler, aileleri ile daha çok vakit geçirsinler! İzmir için çalışacak başka insanlar seçilmiştir. Biraz da siyasetin dışında da zevk alınabilecek yaşam alanları olduğunu keşfetsinler.
Varsa geçmiş başarılarını torunlarına anlatarak tatmin olabilirler.
Ne de olsa onlar çocuk. Akılları ermez,
kolay inanırlar.
blog
BÜLENT AKARCALI: Yazınızı zevkle okudum. Zeytin ğaçı ekimini arttırmanın en hızlı yolu zeytin ağacını orman bitkisi olarak kabul ettirmek. Orman idaresi Ege’de dağı, taşı, üzerinde maki bitki örtüsü bile olmayan yerleri orman arazisi ilan ettirmiş. Çevreyi koruma açısından çok yerinde bir uygulama. Ama zeytin ağacını orman bitkisi - ağacı olarak kabul etmiyor. Dolayısıyla bu arazileri ağaçlandırmak için Yasaların tanıdığı destek ve imkanlar kullanılmayınca zeytin ağacından başka ağacın yetişemeyeceği, bu susuz, taşlık araziler bomboş duruyor. Ben bunu değiştirmek için çok uğraştım, karşılığında ödül olarak Orman İdaresi tarafından mahkemelere verildim! Ege bölgesinden seçilen tüm Milletvekillerini uyaracağım. Ama bu arada zeytin üreticileri dernek kooperatif gibi kurumlar ve Ziraat Odaları da devreye girer ve zeytin ağacından baika bir ağaçın yetişmeyeceği bu çorak arazilere dikebilirsek hem ortam yeşillenir, erozyon önlenir hem de yeni milyonlarca zeytin ağacı kazanırız.