Erol Yaraş

Erol Yaraş

ege@mil­li­yet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

BİZİM oda başkanlarımız bir tuhaftırlar. Konuşmaları gereken dönemde susarlar. Sessiz kalmaları gereken zamanda da maşallah çeneleri açılır.
Bu davranış biçiminin son örneği Ender Yorgancılar oldu.
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar 12 Haziran seçimlerine 45 gün kala buyurmuşlar: “Turist vekil istemiyoruz.”
A sevgili Yorgancılar, adaylar belli olmadan önce aklın nerelerdeydi.
Sen ve diğer başkanlar hatta Başkanlar Kurulu (adı vardır icraatı pek yoktur. EXPO’dan EXPO’ya seslerini duyarız ) neredeydiniz? Konuşmanız gereken günlerde ortaya çıkıp “ithal, turist vekil istemiyoruz” deseydiniz ya.
Türkçesiyle, neden koltuklarınızda sus pus oturdunuz?
Sözüm, yalnız Ender Yorgancılar’a değil diğer oda başkanlarına da.
Bakın İzmir’den milletvekili çıkaracak tüm partilerin üst sıraları ithal- turist vekil adaylarıyla dolu.
İzmirli olarak biz bu işten şikâyetçiyiz ama otelciler memnun. İzmir’in önemli otellerinde bu turist vekillerden bol bol var ve 2 aylığına odaları kiralamışlar. Çoğu denize nazır odalarda 12 Haziranı bekliyorlar. 13 Haziran’da mazbatalarını aldıktan sonra ver elini Ankara! Sonra arada İzmir’in vekillerini bulun.
Ender Yorgancılar’a günaydın demem bundandır.
Mart ayında Nisan ayında konuşması gerekenleri bu gün konuştuğu için.
Bu söylemler bu gün için kesinlikle geçerli değil.
Bakın bu uygulamalar 1983 yılından beri böyle gelmiş böyle gidiyor. İzmirliler bu ithal vekilleri bize layık gören genel başkanlara sandıkta tokat gibi bir cevap vermedikçe de devam edecek.
Geldiğimiz noktada Ender Yorgancılar’a “Geçmiş olsun” diyerek, ancak iki atasözünü hatırlatabilirim.
“Atı alan Üsküdar’ı geçti” ve “Geçti Bor’un pazarı sür eşeği Niğde’ye.”

‘35 Sarışın Kadın’ ne oldu?

AKP’ye yönelik ön yargıları gidermek için Başbakan’a gidecek olan 35 Sarışın Kadın Projesi tutanın elini yakınca proje sahibi olan bayanlar özellikle Nilgün Yerli Gürel “Bu nasıl düşünce?” diyerek şaşkınlığını dile getirdi.
AKP İl Yönetim Kurulu Üyesi Nilgün Yerli Gürel’e şunu hatırlatmak isterim. Kendisi 30 yıl Hollanda’da yaşadığı için “Avrupalı gibi düşünüp Türk gibi yaşamak” biraz buralarda zor oluyor.

‘Sushi’ yemiyorum ve yedirmiyorum!

BAŞTA kızıma tembihledim: “Sushi restoranlarından uzak dur!” diye.
Sebebine gelince... Tüm dünyada sushi restoranlarında radyasyon önlemleri alınıyor. Özellikle Japonya’dan bu yemek türünde kullanılan malzemelerin ithalatı ile ilgili çok sıkı denetimler getirdiler.
Biliyorsunuz Japonya’daki tusunami felaketinden sonra ortaya çıkan radyasyon tehlikesini tüm dünya dikkatle izliyor. Japonya’dan ithal edilen özellikle yiyecek maddelerine sıkı denetimler uygulanıyor. Bizde ise işler yine Allah’a havale edilmiş durumda. Çernobil’den sonra çay içen Bakan’a güvenenlerin sonunu hepimiz biliyoruz ve acılarını yıllar sonra çekmeye devam ediyoruz.
Türkiye’deki sushi restoranları bize hangi ülkelerden, neleri ithal ettiklerini, nasıl sağlıklı besinler sunduklarını tam olarak açıklayana kadar benim boykotum devam edecek. Yakınlarıma da tavsiyem tatmin olmadan bu yiyecek türünden uzak durmaları.