Bu son EXPO yazım. “Neden?” diye sormayın, rüya bitti... Bazıları yenilen pehlivan güreşe doymazmış misali “2018’deki küçük EXPO’ya aday olalım” diye ortaya çıktılar bile.
Benim onlara tek bir sözüm olacak:
“Galiba görmediğiniz ülkeler kaldı! Onları 2018 için turlayarak turistik seyahatlerinizi mi tamamlamak istiyorsunuz? Yoksa, yakınlarınızın işsiz kalacağından mı korkuyorsunuz?!?!”
Hemen bir oldu bitti ile kurulan, yürütme ve yönlendirme kurullarıyla birlikte EXPO Paris Bürosu, genel sekreterlik dahil, tüm EXPO ile ilgili 3 yılda yapılandırılan oluşumlar kapatılmalı.
Bu kapatılmalar yapılırken TBMM denetiminde tüm hesaplar incelenmeli!
Tek tek tüm satın almalar araştırılmalı!
Rayiç fiyatlarla mukayese edilmeli!
Fazla harcamaların hesabı ilgililerden sorulmalı!
Çünkü bütçenin bir kısmı yağma hasan böreği misali harcandı.
2-3 günlük seyahatler nasıl 5 güne çıkarıldı?
Bazıları bunların hesabını vermeli...
* * *
Gelelim yazının başlığına; kim kaybetti?
Elbette bir kaybeden, bir de kazanan olacaktı.
Kaybeden İzmir kazanan da Milano olarak açıklandı.
Oylamadan bu yana yazılanlara bakıyorum, hep bir suçlu aranıyor.
Kazansaydık, ortaya çok komutan çıkacaktı.
Kaybettik, bir uzman çavuş bile bulamıyoruz.
EXPO oylamasına giden süreçte Başbakan Tayyip Erdoğan’a köşemde 3 tane mektup yazmışım...
16 Aralık 2007 deki yazımın başlığı:
“İzmir’in Paris’te Başbakanla randevusu var!
Fakat Başbakanı’nın haberi var mı?”
3 Şubat 2008 deki yazımın başlığı:
“Başbakan’ın Zor Tercihi”
9 Mart 2008 deki yazımın başlığı:
“Başbakan’a Mektup3”
Her 3 yazımda da Başbakan’a Paris’te ne kadar ihtiyacımızın olduğunu, İzmir takımının başında kaptan olarak sahaya çıkması gerektiğini yazmışım.
İşte İtalyanlar! Başbakanları Prodi ile geldiler ve maçı alıp gittiler.
İtalyan Başbakan son gün, yüzergezer oyları çok iyi satın aldı.
Başka bir deyişle “Bir çuval kömür ve bir paket makarna” taktiğinin tüm dünyada geçerli olduğunu Paris’te gördük. İtalyanlar yıllarca sömürüp, aç bıraktıkları, sefil bir yaşama mahkum ettikleri Afrikalıların oylarını türlü vaatlerle satın aldılar.
Önceki yazılarımın son iki paragrafı ile konuyu noktalandırmak istiyorum:
Kimin kaybettiğinin kararını varın siz verin...
* * *
3 Şubat 2008 tarihli yazımın son satırları...
“Kaybetmeye tahammülü olmayan Başbakanın 31 Mart’taki oylamanın Türkiye’nin aleyhine olması durumunda, ‘Başbakan gitti, yine de alamadık’ sözlerinin yaklaşan yerel seçimlerde AKP’nin aleyhine olacağı...
Bundan dolayı Başbakan Paris’e gitmiyor iddiaları...
Pekii, ben de tam tersini söylüyorum.
Şayet Başbakan Paris’e gitmez ve biz kaybedersek şöyle bir söylem olmayacak mı?
‘Tayyip Bey gitseydi kazanırdık. Ama gitmedi kaybettik. Demek ki Başbakan İzmir’i fazla sevmiyormuş.’
Acaba hangi tercih AKP’yi İzmir’de daha çok yaralar?
Başbakanın Paris’e gitmesiyle yine de kazanamamamız mı?
Gitmemesiyle kaybetmemiz mi?”
* * *
9 Mart 2008 tarihli yazımın son satırları
“Belediye seçimlerinde İzmir’i istiyorum diyorsunuz ama İzmirlinin en büyük hedefi olan EXPO konusunda bu şehri rahatlatmıyorsunuz. İzmir’i bu gün transfer edeceğiniz eski sosyal demokrat tüfeklerle almanız ne kadar mümkün, onu zaman gösterecektir.
Fakat sizsiz kaybedilecek bir EXPO, uzun süre size İzmir’i unutturacaktır.
Buna emin olun!!”
* * *
İşte böyle..
Son nokta.
Büyük EXPO’ya aday olan bir ülke küçük EXPO’ya göz dikmez.
Bu neye benzer biliyor musunuz?
“Takım elbise uymadı size bir pantolon verelim.”
İzmirli artık büyük düşünüyor.
Gerçek yayıncılık!
Başında olduğum için değil. Türkiye’ye örnek olduğu için Egeliler Ege TV ile ne kadar övünseler azdır.
2015 EXPO’sunun nerede yapılacağının belirleneceği gün Paris’ten yapılan 8 saatlik canlı yayın ile Ege TV tüm izleyenlerin beğenisini topladı.
Tüm Türkiye’de ulusal ve yerel kanallar “EXPO 2015 İzmir’in” derken bir tek Ege TV “Daha oylamaya geçilmedi” diyerek doğru ve dürüst bir yayıncılık örneği verdi!
Yaklaşık 10 dakika sevinç çığlıkları atılırken Ege TV’yi arayan yüzlerce kişi İzmir’in kazandığını söylemediğimiz için bizi adeta topa tuttu.
Gerçek anlaşılıp tüm Türkiye’nin ünlü sunucularının ve kanallarının yanlış bilgi verdiği, bizim doğru yayıncılık yaptığımız anlaşılınca tebrik ve övgü telefonları yağmaya başladı.
Bizi arayan tüm dostların güzel dilek ve temennilerine teşekkür ediyorum.
Ege TV’nin başarısı bir ekip çalışmasıydı.
Ben bu sayfalardan, tüm Ege TV çalışanlarını bir kez daha kutluyorum!
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025