Erol Yaraş

Erol Yaraş

ege@mil­li­yet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ortalık toz duman. Hamdi Türkmen dün yazdı “AKP’li iki bakan CHP’nin kimyasını bozdu” diye. Doğru CHP’nin özellikle de Aziz Kocaoğlu’nun kimyası bozuldu.
Öyle veya böyle CHP seçim stratejisinde AKP’nin dümen suyuna girdi. AKP, İzmir’in yumuşak karnı olan belediye hizmetlerinden CHP’yi vurdu. Ne yazık ki CHP’de bu oyunun karşı tarafı olarak cevap vermede zayıf kaldı. İzmirliye bu genel seçim, yerel seçim değil diyemedi. Görünen o ki elmalar ve armutlar toplanacak ve CHP İzmir’de bir bedel ödeyecek.
Aziz Kocaoğlu ve Mehmet Ali Susam arasında dün yaşanan ama gerekçesi Çarşamba günü Kemal Kılıçdaroğlu nun İzmir’deki basın toplantısına dayanan olayın gördü tanığıyım. Olay Aziz Kocaoğlu‘nun dediği gibi Susam bir gazeteciye soru falan vermiş ya da sordurmuş değildir.
Olayın ortasında kalan gazeteci, Ege TV dönemimde haber müdürüm olan Kazım Erkmen.
Benim bildiğim Kazım, değil eline soru tutuşturmak ve yönlendirmek, inanmadığı konuda babası gelse habercilik adına tanımaz bir gazetecidir. Kazım’ın İzmir’in çöp sorunu ve Körfez’in kokusu ile ilgili soruları; İzmirlilerin merak ettiği konulardı.
Tarihe bir not düşme adına şahit olduğum olayları yazma gereği duydum.
Kılıçdaroğlu çevre ile ilgili sunumu bittikten sonra kendisini dinleyen basın mensuplarına soruları olup olmadığını sordu. Salonda kimin gazeteci kimin davetli olduğunu bilmediği için de; ilk soru sorma sırasını Tema Vakfı İzmir sorumlusuna verdi. Temacılar sorudan çok yorum yapınca, Kılıçdaroğlu bir açıklama yaparak gazetecilerin soru sormasını istedi.
İşte Mehmet Ali Susam burada devreye girme gereği hisseti. Çünkü Kılıçdaroğlu İzmirli gazetecileri tanımadığı için Susam el kaldıranlar içinde İzmirli gazeteciler kimse onları garsona işaret ederek mikrofonun salonda dolaşmasını sağladı.
Önce mikrofonu Cumhuriyet temsilcisi Serdar Kızık’a sonra Posta’dan Banu Şen’e, Dünya’dan Ali Ekber’e, mikrofon hep Mehmet Ali Susam tarafından yönlendirildi.Genel Başkan Kılıçdaoğlu son iki soru deyince Susam, Ege Tv den Kazım Erkmen’i ve A Haber’den Sefer Ayçe’yi işaret etti. Kazım hemen benim yanımdaki masada oturuyordu, aramızda Hüseyin Aslan vardı. Sorusunu sormaya başlamadan önce de Kazım’la birkaç kez göz göze gelmiştik ve önünde soruları hazırdı, devamlı el kaldırıyordu. Yani Kocaoğlu’nun söylediği gibi kimse Kazım’a soru falan vermemişti. Yılların gazetecisi aklındakileri İzmirliler adına sormuştu.
Bu olayda Mehmet Ali Susam iyi niyetinin kurbanı olmuştur. Genel Başkanına yardımcı olmaya çalışırken Kocaoğlu’nun hışmına uğramıştır. Olay bu kadar basit... Ne yönlendiren, ne de yönelen vardır. Her şey ortada ve herkesin gözü önünde olmuştur.
Dünkü toplantıda Kocaoğlu’nun sarf ettiği sözler yenir yutulur cinsten değildir. Hele son bir cümle var ki “seni aday yapanın Ö.’’ Burası, sözün bittiği noktadır.
Bugün Kılıçrdaroğlu İzmir’de “Onu ben aday yaptım, buyurun ne söyleyecektiniz? Cümlenizi tamamlayın” derse Kocaoğlu ne cevap verecek merak ediyorum. Yönetici sinirlerine hakim olan kişidir. Hele bu insan İzmir’i yönetiyorsa!
Benim Sayın Kocaoğlu’na tavsiyem 13 Haziran’dan sonra uzun bir tatile çıkmasıdır. Bu olay şunu göstermiştir ki; bu Kocaoğlu’nun ne ilk ne de, son küfürlü kavgası olacaktır.
Son bir not: Kemal Kılıçdaroğlu’nun İzmirli gazetecileri tanımaması normal. Salonda gazetecilere mikrofonu yönlendirme işini Kılıçdaroğlu’nun yanında oturan Alaattin Yüksel yapmalıydı. O pasif kalınca ister istemez günü kurtarmak Mehmet Ali Susam’a kaldı.