Sakın şaşırmayın başlıkta yazım hatası falan yok.
‘UNUT’un ‘UMUT’ olarak yazılması gerektiğini düşündünüz ve nereden çıktı şimdi Aziz Kocaoğlu’nun umut olması diye de içinizden geçirdiniz.
Öyle bir başlık atıp birde ona uygun yazı yazsaydım bu şehirde yaşayan birçok insana haksızlık ederdim ki, o da bana yakışmazdı.
Kocaoğlu umut oldu değil. Kocaoğlu’nu “unut” oldu.
Evet, Aziz Kocaoğlu ikinci dönemine başlarken İzmirlilerin umuduydu.
Şehir ikinci döneminde başkandan çok şeyler bekliyordu ve onu yüzde 56 gibi rekor bir oyla İzmir’i yönetmesi için yeniden seçmişti.
Ama geçen süre gösterdi ki Kocaoğlu umut olmak bir yana unutulmak istenen başkan konumuna düştü.
Biliyorsunuz 15 gün önce İtalyan Sokağı’nın halini yazmıştım. Traktörler sokaktan zor geçer diye de “soğuk espri” yapmıştım.
Daha sonra Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan‘ı gördüm ve sokağın ve o semtin feci durumu için ne düşündüğünü ve ne yaptığını sordum. “Aziz Başkan’la görüştüm. Talimat verdi hemen yapılacak” dedi. Üzerinden 10 gün geçti, sokaklar toparlanacağına daha da kötüleşti. (Kemal Hoca kusura bakmasın biraz onun alanına girdim ama...)
Zaten bitmeyen ve bitmeyecek gibi gözüken metro inşaatından dolayı Hataylılar burunlarından soluyorlardı. Şimdi de Alsancaklılar Kocaoğlu’nun kulaklarını çok güzel çınlatıyorlar.
Bu şehirde yaşayan herkes çok bilir ki yazın okulların kapanmasıyla İzmir’in birçok semti gibi Alsancak da boşalır, burada yaşayanlar sayfiye bölgelerine iki, üç aylığına giderler, Eylül’de de dönerler. Yani sokakları kazacaksan yazın yapacaksın bu işleri bugünlerde değil. Ama bunu düşünecek Büyükşehir Belediyesi nerede?
Bu mevsimde sokakları kazıp birde günlerce ay yüzeyi gibi bırakırsan Hataylılar gibi Alsancak da yaşayanlarda “unut gitsin” demeye başlar.
Bütün bu olumsuzlukların ve başarısızlıkların üzerine birde Aziz Kocaoğlu, Konak Tüneli temel atma töreninde adı “uçan yol”a çıkan kavşağı yapmaktan vaz geçtiğini açıklayınca bir dostum “Aziz Başkanın, Binali Yıldırım’a bir tek Büyükşehirin anahtarını vermediği kaldı” diyerek yaklaşmakta olan sonu çok iyi özetledi.
Anne ve babalar okuyun
Hafta içinde ünlü diyetisyen Mehlika Öktem aradı ve “Sayın Yaraş, çocuklarımız büyük bir tehlike içindeler lütfen bir yazı ile anne ve babaları uyarırsanız çok mutlu olurum” dedikten sonra anlattıkları tüylerimin diken diken olmasına yetti.
Tehlike özelikle sokak aralarında, denetimden uzak bazı spor salonlarında, vücut yapacağım diye çocuklarımıza doktor kontrolü olmadan amino asit, kreatin, protein tozu ve steoroid iğne verilmesiydi.
Öktem’e ve birçok doktora göre bilinçsizce kullanılan Sağlık Bakanlığı’nın onayı olmayan bu maddeler çocuklarda çok büyük tahribatlara neden oluyordu.
En başta bu maddeler böbrek fonksiyonlarına zararlı. Bunun yanında, bu maddeleri uzun süre kullananların vücutlarında proteini sindiren enzimler azalıyor. Çocuklar yumurta, köfte, balık gibi yiyecekleri yediği zaman tam olarak sindiremiyorlardı. Yine bu maddeler bir süre sonra gençlerde kas yetmezliğine ve en tehlikelisi de böbrek yemezliğine varan hastalıklara yol açıyordu.
Evet, anne ve babalar şayet çocuğunuz vücut yapacağım diye bu tip zararlıları kullanıyorsa en kısa sürede bir doktora danışınız.
Kontrollü ve bilinçli bir şekilde çocuklara spor yaptıran ciddi salonları bu işin dışında tutuyorum.
İZSİAD İzmir’e katkı ödülü
İzmir Sanayici ve İş adamları Derneği’nin her yıl düzenlediği ”İzmir’e Katkı Ödülleri“ bu yılda sahiplerini buldu.
İş dünyasına katkı ödülü Kaya Holding’in olurken özel ödülün sahibi de Neşet Ertaş’dı.
Kaya Holding Yönetim Kurulu Başkanı Burhanettin Kaya bu ödüle İzmir’e kazandırdığı Kaya Otel ve Convention Center’dan dolayı layık görüldü.
Biliyorsunuz 30 yıldır İzmir’i yönetenler İzmir için fuarlar ve kongreler şehri tanımı kullanırlar ama ne kadar düşündürücüdür ki bu şehrin bir kongre merkezi yoktu. İşte Burhanettin Kaya kısa bir sürede İzmir’in 30 yıllık ayıbına son verdi ve İzmir’i çok güzel bir kongre merkezine kavuşturdu. Bu sayede İzmir turizmi bir nebzede olsa hareketlendi.
Özel Ödül sahibini ise gecenin sunucusu Murat Can Canbay şu güzel sözlerle anons etti:
“Milyonlarca kez sazının tellerine can veren, türkü söyleyen, birbirinden güzel değerli bestelerin altına imzasını atan, neredeyse yarım asra varan bir süredir gönül telimizi titreten, ruhumuzu ürperten, hep samimi ve kendi halinde yüreğinin acılarını ve kendi iç gurbetlerini seslendiren, halkın sesi olan, sazından sözünden ve sesinden gayri hiçbir şeyden medet ummayan kısacası tam bir yaşayan efsane o, Neşet Ertaş.”
Her iki ödül sahibini de kutluyorum İzmir için yaptıklarına, teşekkür ediyorum.