Hayırlısı olsun, yerel seçim çalışmaları erken başladı! Erken başladığı gibi, belden aşağıya vurmak da mubah... Özellikle AKP’nin böyle bir yol izleyeceği belli oldu.
Merak ettiğim İzmir’deki AKP’liler bu kadar aciz mi ki, İzmir’de CHP’yi yıpratmak için Melih Gökçek’i taşeron olarak kullanıyorlar.
AKP’nin kavgacılığı ve önüne geleni azarlamasıyla ünlü, karşısındakini dinlemeyen Ankaralı Melih Gökçek’i AKP’nin İzmir’de ki sözcüsü olmuş.
İzmir’in suyu ile birlikte kafalar karışmış durumda...
Kızılırmak Havzası’ndaki 15’e yakın yerleşim biriminin kanalizasyonu ile 64 sanayi tesisin atıklarının, arıtılmadan doğrudan deşarj edildiği Kızılırmak nehrinin suyunu, Ankaralılara arıtılarak içirdiğini iddia eden Melih Gökçek, kendi suyunun hesabını vermeden İzmir’in suyunu bulandırdı.
Allah’tan sözlerinin fazla bir inandırıcılığı yok da, İzmirli paniğe kapılmıyor.
Allah’a emanet ettiğimiz sağlığımız için Sağlık Bakanı çıkıp “81 ilde su tahlilleri yaptıracağız” diyor.
Demek ki, yalnız İzmir değil, Türkiye’nin sularında problem var.
Peki bu problemi bilen Sağlık Bakanı neden bugüne kadar suskun kalmış?
Yoksa Türkiye’nin birçok şehrinin içme suyunda, başta arsenik olmak üzere ağır metal değerleri çok yüksek de, bize mi söylenmiyor?
Bütün bu sorular havada uçuşurken neden AKP’liler bir tek İzmir’in suyunu hedef gösteriyorlar?
Kaleyi alacağını aylar öncesinden söyleyen komutanlarının gözüne girmek için savaşın her türlüsünü mubah gören AKP’liler, İzmirlinin yaşayacağı paniği görmüyorlar mı?
İnsan değeri bu kadar mı ucuzladı?
Yoksa AKP “Kale benim olsun da ,nasıl olursa olsun mantığında” mı?
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu artık peygamber sabrından vazgeçmelidir.
Başta Melih Gökçek olmak üzere, İzmir üzerinde oyun oynamak isteyenlere “hadi oradan” demesini bilmelidir.
Bunun yanın sıra İzmirli de, içtiği suyun temiz olduğuna inandırılmalıdır.
Bu görev de bu güne kadar İzmirliyi hiçbir zaman yanıltmamış olan Kocaoğlu’na düşmektedir. Son olarak İstanbullu gazeteci dostlarıma bir uyarı...
İstanbul’un içme suyunu da sorgulamakta yarar var!
Hani meşhur bir söz var ya, “İstanbul’a kar yağarsa Türkiye’ye kış gelir”
İstanbul’da deprem olursa Türkiye’nin deprem kuşağında olduğunu hatırlarsınız ya, suyu da bir hatırlayın, Türkiye’nin sularında ne var hep beraber öğrenelim!
Not: Bu yazı bittiği ana kadar Kocaoğlu’ndan su ile ilgili bir açıklama gelmemişti.
Haftanın Ahtapotu: Melih Gökçek (Kolları İzmir’e kadar uzadığı için)
Amatör denizci ve balıkçılara iyi haber
Geçen Pazar bir araya geldiğimiz Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’a denizlerde yaşanan sıkıntıları tek tek anlattım ve “Bakanım şimdi Türkiye’yi uçurduğunuz gibi yüzdürün de” dedim.
En çok Amatör Denizci Belgesi ile Türk bayraklı teknelerin kullanılamadığına şaşıran bakan, müsteşarına not aldırarak, en geç bir hafta içinde yeni yasanın TBMM’ye geleceğini söyledi.
Hakikatten de geçen hafta içinde Türkleri bayrağından ve denizlerinden soğutan yasanın yerini alacak olan yeni yasa, Genel Kurul’a indi.
Sözünü en kısa sürede yerine getiren Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’a teşekkür ediyorum.
Karşıyaka çiş kokuyor!
Başlık için özür dilerim ama Karşıyaka İskelesi civarındaki rezaleti bir tek yukarıdaki başlık özetliyor.
Geçen gün bir iş için gittiğim Karşıyaka’da iskelenin oradan geçerken, arabanın içi çiş kokusu ile dolunca, çirkinliği hissettim.
İskelenin yanında bir anıt gibi duran umumi tuvalet ve önünde müşteri bekleyen faytonlar...
Hem tuvaletin caddeye saçtığı koku, hem de atların caddeyi umumi tuvalet gibi kullanması 38 derece sıcaklıkta dayanılmaz kokulara yol açmış.
Merak ediyorum güzel bir Karşıyaka yarattığını söyleyen Başkan Cevat Durak bu manzarayı hiç görmüyor mu?
Başkan Durak’ın yapması gereken, hiç vakit geçirmeden o umumi tuvaleti oradan hemen kaldırıp, paytonculara da münasip bir yer göstermesidir.
Çağdaş Karşıyaka’ya, Bangladeş görüntüsü ve kokusu hiç yakışmıyor.
Kayıtdışı Cenneti:Aya Yorgi!
Aya Yorgi koyu Allah’ın biz İzmirlilere, hatta denizi seven tüm insanlara bir armağanı. Fakat gel gör ki, kolaysa burada “sade vatandaş olarak” denize gir.
Duvarlar ve özel engellerle adeta parsellenen koy, denizde serinlemek isteyenleri adeta yakar nitelikte.
Şöyle bir örnek vereyim; bir pizzanın 23 YTL olduğunu düşünürseniz, ne demek istediğimi anlarsınız.
“Fiş mi?” dediniz. Öyle bir şey pek kullanılmıyor...
Tahmin ediyorum Mustafa Bulut mesajımı almıştır!!!