Yazarlar "Gazeteciler dağıttı"

"Gazeteciler dağıttı"

26.12.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Gazeteciler dağıttı"

Gazeteciler dağıttı
27 Aralık 1998
Duygu ASENA Tarihi eser gezintileri ve göbek dansına doyduğumuz Mısır gezisinden döndüğümde, Hale dedi ki, "Televizyonda sizi izledim, 'gazeteciler dağıttı' diye haber yapmıştı, sizi de Mısır'lılarla dans ederken gösteriyordu, üzüleceğinizi düşündüm ama benden duyun istedim".
Sekreterim Hale'nin bu duyarlılığı karşısında mesud oldum. Üzülmesine üzüldüm elbette de, bunların ardından eklediği , "haa, bir de şişman çıkmışsınız, ama şişmanlamamışsınız aslında" cümlesi idi beni ziyadesiyle üzen. Çünkü bir insan Mısır'a gidip de şişmanlarsa ona söyleyecek sözcük bulamıyorum. O, artık obur ötesi bir insan demektir. Ben de işte bu yüzden, Kızıl Deniz'in kızgın güneşinde yanmış ve doğru düzgün yemek yemediğimden birkaç kilo vermiş iken, koskoca TGRT televizyonunda toplu görünmeme hayli üzüldüm. Değerli "seyircilerim" lütfen bunu dikkate alsınlar. Gazeteciler dağıttı haberine gelince... Gerçekten dağıttık. Hele ben... Onlarca TV kamerası karşısında hayatımın mutluluğunu yaşadım. "İyi ki bu geziye Sibel Can filan katılmamış da, ben de önemli bir insan olmanın tadını tattım" diye şükürler ettim. Gezinin en ünlü kişisiydim. Tüm kameralar üzerimdeydi. Devenin üzerinde, Kızıl Deniz'de balıklarla yüzerken, siyahi dansçılarla oynarken, yemek yerken, otobüste uyurken, gözümü boyarken, alışveriş yaparken beni çekip durdular. Ne müthiş bir şeymiş bu Yarabbi... Kendinizi ne kadar önemli hissediyorsunuz anlatamam... Kendimi sanki bir yazar değil de, bir dansöz, bir şarkıcı, bir silikon göğüslü sanatçı gibi hissettim ve gurur duydum. Ancak... Ben böylesi bir ilgiye alışık değildim. İçimizde ünlü bir "sanatçı", yani bir dansöz, bir şarkıcı, bir silikon göğüslü kadın olmadığı için mecburen böylesi bir ilgi görüyordum. Deneyimli olmadığım için de, kameralardan kaçmasını bilmiyor, canım istediği zaman onların ilgisini çekemiyor, çekim anını hissedemiyordum. İşte bu yüzden zamanında saçımı tarayamıyor, göbeğimi içeriye çekemiyordum. Eğer ki tombul ve kötü çıkmışsam işte bu yüzdendir. Eğer Allah bana bir kez daha paparazzilerle bir gezi nasip eder ve o gezide yine bir dansöz ile bir şarkıcı ve silikonlu sanatçı olmazsa ve benimle yine ilgilenirlerse inanın bana daha deneyimli davranacağım. Saçım, başım, makyajım, göbeğim yerinde olacak. O zaman görsünler bakalım, gazeteciler nasıl dağıtacak.
Haberci arkadaş haklıydı aslında... Gazeteciler Mısır'lı dansçılarla dans etmişti... Demek ki dağıtmışlardı. Hem de içlerinde bir kadın vardı. Bu kadın ki bir gazeteci ve bir yazardı ve "oynuyor"du... Demek ki dağıtmıştı...
Aslında dağıtmak yerine eğlenmek diye bir sözcük de kullanılabilirdi ama bu doğru habercilik ilkelerine uymazdı. Dans edilmişti, hatta göbek atılmıştı bu eğlenmek ve olaya katılmak değil, düpedüz dağıtmaktı... O zaman doğru habercilik adına buna dağıtmak denmeliydi. Dendi de...
Hale'yi teselli edene kadar canım çıktı. "Üzülme Hale, görüyorsun bak kilo verdim, üstelik de bronzlaştım, gayet güzelim, mutluyum, biraz şişman göründüysem, aldırma, aslımı görenler anlayacaklar ki şişman değilim..." O durmadan, "ama dağıttı dediler" diyordu. "E dağıttık Hale" dedim... "Ama haber atlamışlar, çünkü o göbek danslarından sonra bir de otelin diskosunda dans ediyorduk, bunu kaçırmışlar. Sonra Hurghada'daki meydanda 1000 tane Mısır'lı erkeğin karşısında beni sahneye çağırmalarını da kaçırmışlar... E dağıttık işte Hale..."
Hepinize iyi dağıtmalar dilerim. "Gazeteciler dağıttı" haberini yapan gazeteci arkadaşlarıma da...

D.Asenaedmilliyet.com.tr

Yazarlar