YazarlarGüzelim mehter

Güzelim mehter

23.01.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Ben, Mehter Takımımıza derin ve coşkulu bir hayranlık duyarım, diye yazmışım 13 Mayıs 1991'de Milliyet'teki köşemde yayımlanan "Yallah!" başlıklı bir yazımda. (Bu yazı, 1999'da Yapı Kredi Yayınları arasında çıkan "Doğrusu" başlıklı kitabımda da yer aldı.) Ve sonra şöyle demişim: "Ama, çağımızda, Mehter'i Avrupa ve Amerika sokaklarında 'Yallah!' diye yürütmenin yanlış bir izlenim yaratabileceğinden hep endişe etmişimdir. Güçlü ve büyüleyicidir. Ne var ki, yabancılarda 'cengaver Türk', 'korkunç Türk' önyargısını vurgulayabilir. Oysa Mehter'i 'konser' tarzında gösterilerle, özellikle Mozart, Beethoven, Haydn, Glück gibi bestecilere etkisini anlatarak (bir askeri bando gibi değil de) bir kültür hazinesi olarak sunmak, doğru olur."Sonra buna ilişkin bir anımı sunmuştum Milliyet okurlarına: "1971 Ekim'inde İngiltere Kraliçesi Elizabeth, Topkapı Sarayı'na geldiğinde, umudumuz Osmanlı kültürünün yumuşak, gülümser, barışçı yaratılarını göstermekti. Ama, ziyaret gününün programı, Mehter Takımı'nın yürüyüşü ile başladı. Aslan gibi Mehter, tam kadro, nefis kıyafetleriyle, palabıyıklarla, posbıyıklarla, uzaktan Kraliçe'ye, Prens Philip'e, Prenses Anne'e doğru görkemli bir yürüyüş yaptı. Davullar, borazanlar...""Güçlü, göz kamaştıran, büyüleyen bir musiki... İngiltere Kraliçesi'ne Türk'ün gücünü göstermek azmiyle, her zamankinden büyük bir şevkle yürüyorlardı. Kulakları sağır edecek kadar gümbürtü vardı. Kraliçe şaşırmıştı. Mehter Takımı yaklaştı, yaklaştı. Aslanlarımız adım atarken gözlerini Elizabeth'ten ayırmıyorlardı. İki adım ötede ansızın durdular. Davullar, borazanlar da sustu. Kraliçe bana döndü, ürküntü dolu bir sesle dedi ki: 'Aman, bunlar ne korkunç şeyler!'"Benim özlediğim "Mehter Konseri", geçen hafta, çok güzel ve etkili bir programla gerçekleştirildi. 15 Ocak'ta Ankara'da, 18 Ocak'ta Viyana'da, 19 Ocak'ta Bratislava'da... Prof. Hikmet Şimşek'in yıllardır tasarladığı bu konserin birinci bölümünde, Kültür Bakanlığı Türk Musikisi Mehter Takımı, mehter geleneğinin en sevilen bazı parçalarını sundu. İkinci bölümde, Hikmet Şimşek, Haydn'ın "Türk Süiti"ni, Mozart'ın "Saray'dan Kız Kaçırma" operasının uvertürünü ve Soprano Feryal Türkoğlu ile Tenor Ömer Yılmaz'ın seslendirdiği aryaları ve düeti, Beethoven'in "Türk Marşı"nı, Bülent Tarcan'ın 3. Süiti'ni ve Mozart'ın "Alla Turca"sını yönetti. "Mehter işte böyle sunulmalı," dedim sevinçle, övünçle... Dostum Maestro Hikmet Şimşek'i ve Kültür Bakanlığı'nı yürekten kutlarım.Bu arada, bir üzüntümü de dile getirmek isterim: Çağdaş Türk Müziği besteciliğinin kısır dönemi sürüp gidiyor. Ne zamandır, önemli bir eser yok: Opera, senfoni, konçerto, oda müziği, sonata, bale müziği türünde belli başlı bir beste yapılmadı, yapılmıyor. Ve şaşmamak, hayıflanmamak elde değil: Niçin hiçbir bestcimiz, eski Avrupalı büyükler gibi, hatta onların çok daha ötesine giderek, Mehter musikisinden esinlenen ve yararlanan kapsamlı bir eser yaratmadı, hatta bunu düşünmedi bugüne kadar?Devletin orkestraları, koroları, Mehter Takımları var. Onları bir araya getirecek bir Mehter Oratoryosu ya da Senfonisi, görkemli bir eser olabilir. Nerdesiniz, sayın besteciler? Ses gelmiyor!..Günver'siz Güçlü bir aydın, güleryüzlü bir diplomattı Semih Günver. 83 yıllık ömründe hep hizmet etti, yararlı olmaya çalıştı. Diplomasiye önemli katkılarda bulundu... Emeklilikten sonra, emeklerini sürdürerek değerli kitaplar ve Cumhuriyet ile Milliyet'te ballar balı yazılar yayımladı. Ah, n'olurdu daha uzun yaşasaydı. Ama, devlete ve Türk entellektüel hayatına katkılarla dolu ömrü için minnettarız Semih Günver'e. Hep özleyeceğiz.Özden olmanın güzelliği Yekta Güngör Özden, güçlü bir hukukçu olarak laik ve Atatürkçü demokrasimize aydınlık getirmeyi sürdürürken, büyüleyici konuşmalarını kürsülerden ve TV'lerden sunuyor... Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı olarak yeni Türkiye'ye sağlam temeller sağlıyor... Şair olarak, "şiir insanı" olarak ülkemize güzellikler getiriyor. "Özlü Sözde Sözler" başlıklı yen

Güzelim mehter

Ben, Mehter Takımımıza derin ve coşkulu bir hayranlık duyarım, diye yazmışım 13 Mayıs 1991'de Milliyet'teki köşemde yayımlanan "Yallah!" başlıklı bir yazımda. (Bu yazı, 1999'da Yapı Kredi Yayınları arasında çıkan "Doğrusu" başlıklı kitabımda da yer aldı.) Ve sonra şöyle demişim: "Ama, çağımızda, Mehter'i Avrupa ve Amerika sokaklarında 'Yallah!' diye yürütmenin yanlış bir izlenim yaratabileceğinden hep endişe etmişimdir. Güçlü ve büyüleyicidir. Ne var ki, yabancılarda 'cengaver Türk', 'korkunç Türk' önyargısını vurgulayabilir. Oysa Mehter'i 'konser' tarzında gösterilerle, özellikle Mozart, Beethoven, Haydn, Glück gibi bestecilere etkisini anlatarak (bir askeri bando gibi değil de) bir kültür hazinesi olarak sunmak, doğru olur."
Sonra buna ilişkin bir anımı sunmuştum Milliyet okurlarına: "1971 Ekim'inde İngiltere Kraliçesi Elizabeth, Topkapı Sarayı'na geldiğinde, umudumuz Osmanlı kültürünün yumuşak, gülümser, barışçı yaratılarını göstermekti. Ama, ziyaret gününün programı, Mehter Takımı'nın yürüyüşü ile başladı. Aslan gibi Mehter, tam kadro, nefis kıyafetleriyle, palabıyıklarla, posbıyıklarla, uzaktan Kraliçe'ye, Prens Philip'e, Prenses Anne'e doğru görkemli bir yürüyüş yaptı. Davullar, borazanlar..."
"Güçlü, göz kamaştıran, büyüleyen bir musiki... İngiltere Kraliçesi'ne Türk'ün gücünü göstermek azmiyle, her zamankinden büyük bir şevkle yürüyorlardı. Kulakları sağır edecek kadar gümbürtü vardı. Kraliçe şaşırmıştı. Mehter Takımı yaklaştı, yaklaştı. Aslanlarımız adım atarken gözlerini Elizabeth'ten ayırmıyorlardı. İki adım ötede ansızın durdular. Davullar, borazanlar da sustu. Kraliçe bana döndü, ürküntü dolu bir sesle dedi ki: 'Aman, bunlar ne korkunç şeyler!'"
Benim özlediğim "Mehter Konseri", geçen hafta, çok güzel ve etkili bir programla gerçekleştirildi. 15 Ocak'ta Ankara'da, 18 Ocak'ta Viyana'da, 19 Ocak'ta Bratislava'da... Prof. Hikmet Şimşek'in yıllardır tasarladığı bu konserin birinci bölümünde, Kültür Bakanlığı Türk Musikisi Mehter Takımı, mehter geleneğinin en sevilen bazı parçalarını sundu. İkinci bölümde, Hikmet Şimşek, Haydn'ın "Türk Süiti"ni, Mozart'ın "Saray'dan Kız Kaçırma" operasının uvertürünü ve Soprano Feryal Türkoğlu ile Tenor Ömer Yılmaz'ın seslendirdiği aryaları ve düeti, Beethoven'in "Türk Marşı"nı, Bülent Tarcan'ın 3. Süiti'ni ve Mozart'ın "Alla Turca"sını yönetti. "Mehter işte böyle sunulmalı," dedim sevinçle, övünçle... Dostum Maestro Hikmet Şimşek'i ve Kültür Bakanlığı'nı yürekten kutlarım.
Bu arada, bir üzüntümü de dile getirmek isterim: Çağdaş Türk Müziği besteciliğinin kısır dönemi sürüp gidiyor. Ne zamandır, önemli bir eser yok: Opera, senfoni, konçerto, oda müziği, sonata, bale müziği türünde belli başlı bir beste yapılmadı, yapılmıyor. Ve şaşmamak, hayıflanmamak elde değil: Niçin hiçbir bestcimiz, eski Avrupalı büyükler gibi, hatta onların çok daha ötesine giderek, Mehter musikisinden esinlenen ve yararlanan kapsamlı bir eser yaratmadı, hatta bunu düşünmedi bugüne kadar?Devletin orkestraları, koroları, Mehter Takımları var. Onları bir araya getirecek bir Mehter Oratoryosu ya da Senfonisi, görkemli bir eser olabilir. Nerdesiniz, sayın besteciler? Ses gelmiyor!..

Günver'siz
Güçlü bir aydın, güleryüzlü bir diplomattı Semih Günver. 83 yıllık ömründe hep hizmet etti, yararlı olmaya çalıştı. Diplomasiye önemli katkılarda bulundu... Emeklilikten sonra, emeklerini sürdürerek değerli kitaplar ve Cumhuriyet ile Milliyet'te ballar balı yazılar yayımladı. Ah, n'olurdu daha uzun yaşasaydı. Ama, devlete ve Türk entellektüel hayatına katkılarla dolu ömrü için minnettarız Semih Günver'e. Hep özleyeceğiz.

Özden olmanın güzelliği
Yekta Güngör Özden, güçlü bir hukukçu olarak laik ve Atatürkçü demokrasimize aydınlık getirmeyi sürdürürken, büyüleyici konuşmalarını kürsülerden ve TV'lerden sunuyor... Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı olarak yeni Türkiye'ye sağlam temeller sağlıyor... Şair olarak, "şiir insanı" olarak ülkemize güzellikler getiriyor. "Özlü Sözde Sözler" başlıklı yeni kitabında çarpıcı özdeyişler var: "Bir toplumda 'gözünü açmak'tan çok, 'açıkgözlük' ve 'açgözlülük' konuşuluyorsa orada gerçek bir açlık var demektir." / "İnsanın en önemli damarı, ar damarıdır. Ar damarı çatlayan kimse, insanlıktan çıkmış demektir. Bu durum ölümden de beterdir." / "Doğruyu söylemekte duraksamak yalana yol açmaktır." / Dinini kin, kinini din yapanlar, Allah yolundan sapanlardır."
Özden, nefis bir aşk şiirleri derlemesi yayımladı: "Aşkımız Şiirimiz" (Bilgi Yayınevi). Ankara'da, Ankara Üniversitesi'nin Kültür ve Sanat Vakfı salonunda, Özden birkaç gün önce doyum olmaz bir aşk şiirleri programı da sundu. Eli, dili, güzellikleri dert görmesin.

EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler