Yazarlar Hangi laikler?

Hangi laikler?

06.06.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Hangi laikler?

Hangi laikler

Ali Sirmen

YIL 1976. Semerkant'ta İntourist Oteli'nin önündeki Kiril alfabesiyle yazılmış yazıyı sökmeye çalışıyorum. Güzel bir oyun bu. PECTOPAH diye yazılan ve aslında RESTORAN olan kelimeden, kapağında resmi olan Lenin'in kitapları üzerinden isminden bellediğim harflerle, bildiğim sözcükleri söktükçe bir yenisini ekliyor ve yavaş yavaş büyük harflerle yazılmış olan Kiril alfabesinin gizini çözmeye uğraşıyorum.
Gelen geçen, okuma kitabını heceleyerek, yeni sökmeye çalışan ilkokul öğrencisine benzeyen bu genç adama şaşkınlıkla bakıyorlar.
Biraz sonra, benim şaşkınlığım onlarınkiyle eşitleniyor. Meğer otelin girişinin üstündeki yazıda konuştuğumuz Türkçe ile aynen şunlar yazıyormuş: "Bütün dünyanın işçileri birleşiniz!"
Bütün dünyanın işçileri birleşemedi, küreselleşme adıyla bütün dünyanın kapitalistleri birleşti. Altta kalanın da canı çıktı.
Ama Karl Marx'ın manifestodaki ünlü tümcesi, yüzyıl boyunca bütün dünyada çınladı: "Bütün dünyanın işçileri birleşin, zincirlerinizden başka kaybedecek bir şeyiniz yoktur."
Önceki gün, partisini ve memleketi kurtaramasa bile, istifa ederek, kendi itibarını ve adını kurtarmış olan Yıldırım Aktuna'nın çağrısını okuyunca aklıma geliverdi, yukarıdaki öykü.
Yıldırım Aktuna, Türkiye'de laik demokratik benzeri Cumhuriyet rejiminin gelişecek yerde, Refah tehlikesiyle yok olma olasılığının son derecede güçlendiği şu sırada bir çağrı yapmış, "bütün laikler birleşin!" diyor.
Çağrı yerinde yerinde olmasına. Öyle ya, madem ki, laiklik ve onsuz olamayacak olan demokrasi ile Türkiye Cumhuriyeti tehlikede, onu korumak isteyen herkesin güç birliği oluşturması akılcı bir yol.
Ama gel gör ki, sorun o kadar yalın değil.
Birleşelim, güçbirliği yapalım da, hangi laiklerle yapalım?
Türkiye'deki imam hatiplerin üçte ikisini açtırdıktan, bir zamanlar tevhid - i tedrisatı deldirttiğini, Nurcular'ın Köprü dergisinde iftiharla yazdıktan, "Cumhuriyet'in laikliğinin Marksist ateizmden etkilendiğini" söyledikten sonra, "ben burada oldukça laiklik güvencededir, kimse korkmasın" diyen laiklerle mi?
Refah'ın Truva atları, tarikatçıları partisinde seçimle Meclis'e taşıdığı yetmiyormuş gibi, faşizan eğilimlerini, siyasal İslamcı çizgiyle telif etmeye çalışan BBP'yi de listesinden parlamentoya sokup, Refahyol'a payanda sağlayan, beceriksizlikleriyle kendiliğinden düşmekte olan bir hükümeti ayakta tutma hünerini gösteren, laiklik tanımı olan TCK 163 kalktığına göre, Anayasa'nın 68 ve 69. maddelerinde gösterilen fiillerin tanımını getiren ünlü 24. maddeyi kaldırmayı siyasi umdesi haline getirmiş olan laiklerle mi?
Tarikatlara övgüler düzerken, sağladığı ittifak ile Erbakan'ı takımıyla iktidara taşıyıp, onlara meşruiyet kazandıran, onları gücendirmemek için kendi devri iktidarında, 8 yıllık eğitimi ortağı gücenmesin diye uygulamaya koymayan, sanki vicdan özgürlüğüne saygısız laiklik olurmuş gibi, "laiklikten yanayız ama vicdan özgürlüğüne saygılı olan laiklikten" diyen laiklerle mi birlikte duracağız tehlikeye karşı?
Unutmayalım! Türkiye bugüne yalnız Refah ile değil, daha çok Refahsız Refah iktidarlarıyla geldi.
Unutmayalım Erbakan kendi davasını güdüyor, o hain değil, hain olan laiklikten yana imiş gibi görünenlerdir.
Bütün laiklikten yana olanların bir araya gelmesi zorunlu. Ama, laiklikten korkmayan, oportünizme sapmayan, tabuların ardına saklananların sindirmelerine pabuç bırakmayan, tabii ki, tanımı gereği inançlara saygılı, özde laikler ile bir araya gelinebilir. Yoksa sözde laikler ile değil.

Yazara Email a.sirmen@milliyet.com.tr