üresel iklim değişikliğinin etkileri bu denli hissedilmeden önce, Türkiye tarımının sorunları ile ilgili olarak; yetersiz sulama, yüksek maliyetler, kırsal nüfusun azalması, uzun aracı kanalları, fireler ve örgütlenememeyi sayardık.
Şimdi bunların en başına küresel iklim değişikliğini koymaya başladık.
Çünkü Türkiye, küresel ısınmanın potansiyel etkileri açısından riskli ülkeler grubuna giriyor.
Su kaynaklarının azalması, orman yangınları, aşırı yağışlar, dolu, kuraklık ve çölleşme ile Türkiye tarımı gelecekte, bundan daha fazla etkilenecek.
***
Bu yıl sel ve dolunun vurduğu yeşil fasulye, bezelye ve barbunya üretiminde bunun etkileri görüldü bile.
Yeterince önlem alınmazsa bu etkiler giderek artacak.
Çiftçilerin bireysel olarak iklim değişikliğiyle mücadele etmesi olası değil.
Ancak kooperatifler ve birlikler bunun etkisini azaltacak önlemler alabilirler.
Yani küresel iklim değişikliği ile mücadele için köylülerin bu yapılar etrafında birleşmeleri gerekiyor.
Yoksa ne AB, ne ABD, ne İsrail ne de kooperatifleri güçlü ülkeler ile rekabet şansımız kalır.
***
Küresel iklim değişikliği ile ilgili olarak köylerde hala yanlış değerlendirmelerde bulunuluyor.
Örneğin çiftçilerin çoğu, iklim değişikliğinden, yağmur yağmayacak şeklinde bir çıkarım yapıyorlar.
Halbuki esas olan yağışın miktarı değil, şekli.
Yağışlar afetler şeklinde olmaya başladı.
Şiddetli yağışlar ile toprakta suyun tutulması güç ve yağmur suları sel olup akarken yarar yerine erozyona sebebiyet vererek zarar veriyorlar.
Yine aşırı yağışlar, nem artışına bağlı olarak bitkilerde böceklenme ve hastalıkların çoğalmasına da neden oluyorlar.
Gelecekte ağaçların yok olması ile insanlar sıkıntı, açlık ve sefalete düşecekler.
Kuraklığın tarımı olumsuz yönde etkilemesi ile köylüler ürünlerini değiştirmek zorunda kalabilecekler.
Bu nedenle gelecekte Türkiye, tarımsal destekleme programını değiştirmek zorunda kalabilecek.
Desteklemeler iklim değişikliğine göre şekillenecek olan yeni ürünlere verilecek.
Hatta bunun çalışmasının bir an önce yapılamasında fayda olduğunu düşünenlerdenim.
***
Sıcaklık artışı sadece bitkisel ürünlerde değil, hayvanlarda da ölüm oranları, yem tüketim miktarları, hastalıkların artması, canlı ağırlık, et-süt verimi ile gebelik oranları üzerinde olumsuz etkiler yaratıyor.
Küresel ısınmanın etkisi sadece karalardaki yaşamları değil, denizlerdekileri de etkiliyor.
Isınmanın etkisiyle su sıcaklığında yükselmeler görülüyor.
Bu durum deniz ve okyanuslarda yaşayan pek çok türün yaşamını tehdit ederken, tarımsal alanlarda sel baskınlarına yol açıyor.
ABD’nin “İklim anlaşması”ndan çekilme kararına rağmen, dünya sıcaklık artışını iki derecede tutmaya çalışıyor.
Vücut ısısı iki derece arttığında yani 39 derece sıcaklıkta bizler hastalanıp yatağa düşerken, dünyanınki iki derece arttığında da doğa komaya giriyor.