Bush mu, Kerry mi?Bütün dünyanın halen bu soruya kilitlenmiş olması sır değil. Amerika Birleşik Devletleri bugün dünyanın en güçlü ülkesi, tek süper devleti. Bu yüzden Amerikanın ne yaptığı tüm dünyayı, tabii bizi de çok yakından ilgilendiriyor.Bu ülkede faizler bir puan oynadı mı, bütün dünya ekonomileri etkileniyor. Avrupası da, Çini de, İstanbul Borsası da Amerikan Merkez Bankasının faiz kararlarını çok yakın takipte tutuyor.Bu ülkede tüketici harcamalarındaki artış ya da azalış, Avrupada işsizlerin sayısını artırıyor ya da azaltıyor. Bu durum elbette bizim ekonomik büyümemizi, aş ve iş derdimizi de etkiliyor.Bir başka deyişle:Amerikada faiz oranları ya da tüketim harcamaları, yalnız Avrupadaki değil, Türkiyede de sokaktaki adamın cebini ilgilendiriyor.Amerika geliyor, burnumuzun dibinde, Irakta savaş yapıyor. İste isteme, engellenemiyor. Savaşla birlikte, elin mahkum, Türkiyenin ulusal güvenliğinden ekonomik istikrarına kadar her şeye yeniden eğilmen gerekiyor.Bir de şu var:Dünyanın tek süper gücü, ama aynı zamanda Türkiyenin yarım yüzyıllık dost ve müttefiki. Türkiyeyle ortak değerleri paylaşan ve köklü işbirlikleri olan bir büyük devlet... Bu nedenle Amerikanın doğru, sağlıklı bir çizgide yol alması, Türkiyenin de, genel olarak Batının da öncelikli çıkarı...Bush mu, Kerry mi?Bu soruya Türkiye dahil neredeyse bütün dünyada John Kerry diye yanıt veriliyor. 2 Kasımdaki Amerikan başkanlık seçimleri dünya çapında yapılsa, hiç kuşku yok, Başkan Bush çok büyük bir seçim bozgununa uğrardı.Ame seçimler Amerikada.Bush mu, Kerry mi?Bu soruya birçok pencereden bakılarak yanıt verilebilir. Ama tek bir pencereden bakarak veya tek bir sözcüğün ışığında da yanıtlanabilir bu soru:İnandırıcılık!Başkan Bush, Irakta kitle imha silahları dedi, çıkmadı. Irakta Saddamla El Kaide bağlantısı dedi, çıkmadı.Hukuk ve insan hakları dedi, Guantanamoda savaş esirleri için de olsa hukuku, insan haklarını hiçe saydı. Hukuk diyerek, insan hakları diyerek yola çıktı, Bağdatta Ebu Gıreyb zindanlarında hukukla insan haklarını ayaklar altına aldı.Terörle mücadele dedi, terör ve şiddet dalgası Saddam sonrasında kabardıkça kabardı.Filistin - İsrailde çözümü Saddamın devrilmesine bağladı; Saddam devrildi ama Filistinde durum iyiye değil, daha kötüye gitti.İranda durumun düzelmesini Saddamın devrilmesine bağladı; Saddam devrildi ama İranda reformcuların değil, muhafazakarların eli güçlendi.Saddamın devrilmesiyle Arap dünyasında demokrasi rüzgarlarının eseceğini söyledi. Ama olmadı. Tam tersine bugün en anti - Amerikan rüzgarlar esiyor Arap ve İslam coğrafyasında.Avrupa da farklı değil.11 Eylülde, "Bugün hepimiz Amerikalıyız!" diye manşet çekebilmişti Fransanın Le Monde gazetesi. Şimdi artık yalnız Fransada değil, bütün Avrupada Amerikan imajı yerlerde sürünüyor. Amerika - Avrupa çatlağı İkinci Dünya Savaşı sonrasının en kötü noktasında...Durum böyle.Bir başka deyişle:Başkan Bushla inandırıcılık sözcüğünü artık yan yana getirmek bugünün dünyasında olanaksız. Bush bir daha seçilse ve en doğru şeyleri söylese bile, bundan sonra güçlü bir desteğe sahip olamayacak. İnandırıcılık ve güvenilirliğinden bu kadar kaybetmiş bir Başkanla yola devam akıllı bir iş olmaz.Amerikan halkı inatlaşabilir mi?Bu ihtimal yok değil.Anketler seçimin çok başa baş geçeceğine işaret ediyor. Washington Postun dünkü araştırmasında Bush yüzde 49, Kerry 48di. Kerry biraz karizmatik olabilse, bu seçimi rahatça alırdı. Ama ne yazık ki değil. Güven vermiyor Kerry de. Kararlı bir lider profili çizmiyor.Buna rağmen Bushun değil, Kerrynin sandıktan çıkması hem Amerika hem dünya için daha hayırlı olacak diye düşünüyorum. Ben Amerikalı olsam, salı günü değişim için kullanırdım oyumu... h.cemal@milliyet.com.tr Dünyanın gözü Amerikada. Haftaya, 2 Kasım salı günü başkanlık seçimleri var bu ülkede.