İlginç! Kuliste kulağıma çalınıyor. Tayyip Erdoğan’la yakın çevresinde bir tedirginlik mi var? Kimine göre bu tedirginliğin tarifi şöyle:
Tek başına iktidar korkusu!
Olabilir mi?
Varsa niye?
İki nedenden söz eden var:
(1) Kadrolarının yetersizliği ya da parti olarak iktidara hazırlıksız olmak... Yani işlerin altından nasıl kalkarız sorusu...
(2) Ya da ‘tek başına AKP iktidarı’yla birlikte 28 Şubat benzeri bir sürecin tetiklenmesi...
Bir başka deyişle:
28 Şubat sendromu...
Tayyip Erdoğan’ın partisi seçim araştırmalarında açık ara önde gitmeye devam ediyor. Sandıktan tek başına hükümet kurabilecek çoğunluğu çıkarması, yabana atılmayacak bir ihtimal.
Bu olasılık, anlaşılan o ki, AKP kurmaylarında rahatsızlık yaratıyor.
Nasıl aşılabilir bu rahatsızlık?
Bir yanıt şöyle:
Koalisyon hükümetiyle...
Hem seçimleri tek başına kazanacaksın, yani kendi başına hükümet olmak için yeterli milletvekilini (276 veya daha çoğunu) çıkaracaksın, hem de koalisyona razı olacaksın?
Bu nasıl iş?..
Olabilir diyenler var.
Ve koalisyon ortağı olarak seçimleri ikinci sırada bitirme ihtimali yüksek görülen CHP’ye işaret ediliyor. Tayyip Erdoğan’ın kurmay çevrelerinde, CHP ile koalisyon fikrinin sıcak titreşimler yarattığını belirtenlerin sayısı az değil. Bu konuda zemin arandığına dair bazı sinyallerin yanıp söndüğü de söylenebilir.
Ama hem mutlak çoğunluğu kazan, hem koalisyon ara...
Olabilir mi?..
Neden olmasın diyenler var.
Kritik bir seçime gidiyor Türkiye. Üstelik çok kritik bir dönemde yol alıyor 3 Kasım tarihine doğru. Dönemi kritik kılan konular artık ezberlenmiş durumda:
Ekonomik program ve IMF...
Kıbrıs ve AB...
Irak ve ABD...
4 Kasım sabahı bütün bu konular, seçim sandığından çıkanların kapısını çalacak. Ya da yeni iktidar bir anda bu çetrefil konuları kucağında bulacak.
Yeni iktidar eğer kararlı davranmazsa, gerekli açıklamaları zamanında yapmazsa, neyin ne olacağının işaretlerini, yani mesajlarını iyi ve çabuk veremezse, işler hızla bozulabilir. 3 Kasım beklentisiyle fren yapıp beklemeye geçmiş olan iç ve dış piyasalar birden çalkantıya girebilir.
Onun içindir ki:
Bugün seçim ateşine tutulmuş olanların, 4 Kasım sabahını da soğukkanlı düşünmeleri lazım.
Sorumluluk bunu gerektiriyor.
Çünkü seçimi kazanacak olanları iktidarda ateşten gömlek bekliyor. Tocqueville’ın bir sözü var, demiş ki:
"Geçmiş geleceğe ışık tutmuyorsa, akıl karanlıklar içinde yürümeye başlamış demektir."
Türkiye nelerin içinden geçti geliyor. CHP - MSP koalisyonlarından, 12 Eylül’lerden, Refahyol’lardan, 28 Şubat’lardan geliyor.
Türk siyaset kurumunun bunca deneyimden gerekli dersleri artık çıkardığını umut etmek istiyorum.
Aksine ihtimal veremiyorum.
Deneyimler ve aklın yolu 4 Kasım sabahı Türkiye’nin önünü açabilir.