Hasan CEMALHapisteki
Apo'nun psikolojisi... Nasıl olabilir? Bu açıdan Apo'nun İmralı'da çok yakın takipte tutulduğu kesin. Ruhsal durumundaki iniş çıkışlarıyla ilgili uzman kişiler de mutlaka el altındadır. Mahkeme öncesinde Apo'nun psikolojik bakımdan nasıl bir kıvama gelmesinin iyi olacağı konusunda kafa yorulduğu da akla geliyor tabii...
Hapisteki Apo'nun psikolojisi üzerine...
İmralı'daki, hapisteki
Apo'nun psikolojisi...Nasıl olabilir?
Bu açıdan Apo'nun İmralı'da çok yakın takipte tutulduğu kesin. Nefes alışına kadar izlendiği söylenebilir. Ruhsal durumundaki iniş çıkışlarıyla ilgili uzman kişiler de mutlaka el altındadır. Mahkeme öncesinde Apo'nun psikolojik bakımdan nasıl bir kıvama gelmesinin
iyi olacağı konusunda kafa yorulduğu da akla geliyor tabii...
Apo'nun kendi kendisiyle fena halde dolu, eski deyişle meşbu bir insan olduğu bilinmekte. Kendini beğenmişliği sınır tanımayan bir insan.
Büyük bir megaloman!
Apo'nun bu yanına ben de tanık olmuştum. 1993 yılı Nisan ayında Lübnan'daki
Bekaa Vadisi'nde kendisiyle uzun bir röportaj yapmıştım.
Çok ilginçti, örneğin:
"Söyle Yaşar Kemal'e" demişti,
"Gelip benim romanımı yazsın."
Halep'teki bir Hıristiyan kilisenin başpapazının kendisini nasıl
Hazreti İsa'ya benzettiğini anlatmıştı. Kendisini
"peygamber"e benzeten sözleri vardı. Saatler boyu nasıl hiç durmaksızın konuşarak, dikte ederek kitap yazabildiğini, özellikle çocukların kendisinden nasıl etkilendiğini Apo'dan dinlemiştim. Etrafında gördüğüm az sayıda insanın ona muamelesini, bakışlarını izlemiştim. Tapar gibiydiler.
Bütün bunlar öylesine anormal bir üslup, öylesine bir havaydı ki, Apo megalomaninin doruklarında dolaşıyordu.
İhanet duygusu...
Şimdi böyle bir insan hapiste, dört duvar arasında. Mahkemede hesap vereceği günü bekliyor.
Yine deminki soru:
Nasıl bir psikoloji içinde olabilir?
Hatırlamakta yarar var:
Suriye'den çıkarıldıktan sonra Apo'nun Avrupa'da kapısını çalmadığı ülke kalmadı. Ama bütün kapılar birer birer yüzüne kapandı. Apo'nun iç dünyasında bu durumun büyük bir fırtına yarattığı söylenebilir.
Nedeni açık:
İhanete uğramışlık duygusu...Şöyle denebilir:
"Beni kullandılar, sonra da sattılar! İhanete uğradım. Ben de mahkemede onlara gösteririm."
Olabilir mi bu?
Apo'nun mahkemede nasıl bir çizgi izleyeceği konusunda iki ihtimal akla geliyor:
(1) Kürt kahramanlığı şovuna soyunması... Apo'nun bu yolu denemek isteyebileceği göz önünde tutuluyor. Ancak bu yola başvurursa, o zaman mahkemenin de kapalıya dönmesi,
gizli duruşma yapılması gündeme gelebilir tabii.
(2) Türkiye'ye yardımcı bir havaya girmesi... Apo böyle bir havaya kendisini idamdan kurtaracağı umuduyla girebilir. Bu açıdan özellikle kendi yüzüne kapılarını kapatmış olan bazı Avrupa ülkelerine karşı hissettiği
ihanete uğramışlık duygusu da rol oynayabilir. Dağdakilerin aşağı inmesi, PKK'nın silah bırakması gibi konularda olumlu bir tavır alabilir.
Hangisi?..
Bu sorunun cevabını şimdiden vermek zor. Ancak demin de belirttiğim gibi bu ihtimaller bakımından Apo, İmralı'da muhakkak ki yakın takip ve gözlem altında tutuluyordur.
Akla gelen şu:
Apo'nun kahramanlık şovuna soyunmak yerine, ikinci şıkkı benimsemesi birçok açıdan isabetli ve akılcı olabilir.
Peki, mahkemede böyle bir kıvama gelebilir mi Apo?
Telkin yoluyla bu kıvama gelmesi sağlanabilir mi?
Mahkeme öncesi devlet katında bu gibi konulara kafa yoranlar mutlaka vardır. Sonuç alabilirler mi?
Bunu kestirmek zor.
Çıkmaz sokak...
Şu sıralar devlet teyakkuz durumunda!
Güvenlik açısından tam alarmda...
Nitekim, önceki gün
Çankırı'da patlayan bomba
Apo mahkemesi boyunca güvenlik bakımından ne kadar diken üstünde olunması gerektiğini ortaya koydu.
Terör, şiddet hızlanabilir.
İntihar eylemleri sahnelenebilir.
Çok şey muhtemel!
Devlet ise hazırlıklı...
Ancak şunun bir kez daha vurgulanmasında yarar var:
Terör ve şiddet, çıkmaz sokaktır!
İnsanlığa karşı işlenen suçtur!
Kanla acıyla bir yere gidilmiyor!
Bunun en çarpıcı örneği, bileklerine kelepçe vurulan, hapiste mahkeme gününü bekleyen
Apo'nun kendisi değil mi?
Yazara E-Posta: h.cemal@milliyet.com.tr