Hasan CEMALEcevit'in 'Davos dünyası'na katılması ve Türkiye'yi bu forumda anlatması, hem Ecevit'teki hem de ülkemizdeki değişimin bir işareti. Aynı zamanda bir dönüm noktası: Bir ara tehlikeli biçimde içine kapanmaya başlamış olan Türkiye'nin yeniden dışa açılmaya başlamasının da anlamlı bir göstergesi...
Ecevit Davos'ta: Türkiye yeniden dışa açılıyor!
Ecevit Davos'ta, Dünya Ekonomik Forumu'nda! Bu yalnız Bülent Ecevit'teki değişimi değil, aynı zamanda uzun yıllardır ilk kez Türkiye'deki değişimi de anlatıyor.
Önce Türkiye'deki değişim...
Türk ekonomisi 1980'e kadar
dışa açık sayılmazdı. Devletçiliğin ağır bastığı bir ekonomiydi.
Bu model 1970'lerde iflas etti.
Demirel'in imzasını taşıyan
24 Ocak'ın önemi buradan kaynaklanır. Türkiye ekonomisi 1980'de 24 Ocak'la birlikte devletçilikten uzaklaşmaya, dışa açılmaya başlar.
İhracat, dış borçlanma, yabancı sermaye yatırımlarının öne çıktığı yeni bir döneme girer.
12 Eylül, 24 Ocak sürecine dokunmaz.
Özal ise 1983'ün sonundan itibaren pazar ekonomisi ve dışa açılma alanında gerçekten reformcu atılımlar yapar.
Ve
Davos, Özal'ın ihracatı artırmak ve Türkiye'ye dış kaynak sağlamak için bulduğu bir platformdur. Dünya Ekonomik Forumu'na ilk kez 1984'te Başbakan olarak katılır Özal. Birkaç yıl
Davos'un yıldızı da olur.
Çünkü pazar ekonomisinden, özelleştirmeden söz etmektedir. Berlin Duvarı'nın yerli yerinde durduğu bir dönemde, Davos gibi uluslararası kapitalizmin, küreselleşmenin en önde gelen mabetlerinden birinde bu konuları konuşmak Türkiye'yi bir anda sahne ışıklarına çıkarır.
Ama bu uzun sürmez.
Çünkü Türkiye'de Özal hız keser, popülistleşir. Özelleştirmede yol alınmaz. Kamu maliyesi gitgide kötüler. Enflasyon müzminleşir. Yapısal değişimler bir başka bahara kalır.
Nereden nereye?
Böylece Türkiye Davos'ta unutuldu, konuşulmaz oldu. 1987'den beri hemen her yıl Dünya Ekonomik Forumu toplantılarını izlerim. Türkiye 1980'lerin sonundan itibaren yeniden
hasta adam muamelesi görmeye başladı. Sorunlarını bir türlü çözemeyen istikrarsız ülkeler kategorisine sokuldu.
Çünkü, Türkiye'nin çok gerisinden gelen birçok ülke, eski
Doğu Bloku ülkeleri bizi geçtiler. Olağanüstü yabancı sermaye ve dış kredi çekmeye başladılar.
Türkiye ise içine kapandı.
Davos'ta bir ara, 1991'de Demirel - İnönü koalisyonuyla birlikte şöyle bir iyimser hava estiyse de kısa süreli oldu. Türkiye'den başbakanlar, siyaset adamları Davos'ta gözükmez oldular. Çünkü kendilerine yöneltilecek sorulara verecekleri doğru dürüst cevapları olmadığını biliyorlardı.
On yıl böyle geçti.
Şimdi Davos'ta Türkiye yeniden keşfediliyor. Çünkü değişim yaşanıyor Türkiye'de. Çünkü ekonominin rekabetçi yapısını ve dışa açılmasını tıkayan kanallar açılıyor. Yapısal reformlar gerçekleşiyor. IMF ile anlaşma ve Avrupa Birliği'ne adaylık devreye giriyor. PKK ve terör yeniliyor.
Bu nedenlerle Türkiye de Davos'u yeniden keşfediyor.
Ecevit onun için Davos'ta.
Bu aynı zamanda, yazımın başında belirttiğim gibi yalnız Türkiye'deki değil, bir yerde Ecevit'teki değişimin de altını çiziyor.
Ecevit eski Ecevit değil.
Pazar ekonomisinin, dışa açılmanın gereğini uzunca bir aradan sonra yeniden yapmaya başlayan bir hükümeti yönetiyor. Dış kaynağın, yabancı sermaye yatırımlarının bir ülkenin ekonomik büyümesindeki ağırlığını biliyor. Ve küreselleşmeye eleştirel yaklaşmakla birlikte kaçınılmazlığını görüyor.
Ecevit o yüzden bugün Davos'ta!
Treni bu kez kaçırmak istemiyor. Türkiye'ye dış kaynak çekmek için koltuğunun altında o yüzden somut yatırım projeleri var.
Davos bunun için önemli.
Dünya Ekonomik Forumu bunun için ideal bir platform... Nitekim, Başbakan Ecevit, dün sabah trenle Zürich'ten Davos'a gelirken bu platformun Türkiye açısından önemli bir fırsat olduğunun altını çizdi.
Dünyaya bugün yön veren 2000 civarında iş ve devlet adamıyla entelektüel dünyanın temsilcileri Davos'ta bir araya geliyorlar. Bu kişilere
Davos insanı da deniyor. Davos'ta buluşan bu topluluk, küresel ekonominin beyin takımı ya da eliti olarak da nitelenebilir.
Her yıl bu zamanlar Davos'ta bir
bilgi pazarı kuruluyor. Dünyanın, küresel kapitalizmin nereye gittiği tartışılıyor.
Dönüm noktası...
Bu yıl da farklı değil.
Küreselleşmenin güler yüzlü hale getirilmesi, olumsuzluklarının törpülenmesi, uluslarüstü yeni yapılara kavuşturulup krizlere dayanaklı kılınması da her zamanki gibi gündemde yer alıyor.
İnternet devriminin, bilgi çağının içinde bulunduğu aşama her yılki gibi Davos dünyasının bir başka önemli gündem maddesi...
Ecevit'in böyle bir dünyada bulunması ve dün akşamdan itibaren Türkiye'yi anlatmaya başlaması ülkemiz açısından önemi ileride daha iyi anlaşılacak bir dönüm noktasıdır.
Çünkü, bir zamanlar temel sorunlarını çözemediği için tehlikeli şekilde içine kapanmaya başlamış olan Türkiye'nin yeniden dışa açılmasının da anlamlı bir işaretidir Ecevit'in Davos dünyasına katılması....
Yazara E-Posta: h.cemal@milliyet.com.tr