Oyunun seyri içinde nerede, nasıl ses verilmesi gerektiğini de -özellikle hakemi etkilemek açısından- iyi bilir İngilizler. Çünkü futbol konusundaki bilgi ve bilinç çıtaları yüksektir. Dün öğleden sonra Frankfurt'taki İngiltere-Paraguay maçı dolayısıyla bütün bunları bir kez daha keyifle yaşadım.Ama maç, "İngiltere böyle mi olmalıydı?" dedirtecek kadar hayal kırıklığı oldu. Bunda hiç kuşkusuz Paraguay'ın vasat altı bir takım olması da rol oynadı. Ama duran toptan gelen David Beckham klasiği bir golün sonrasında doğru dürüst bir pozisyon yaratamadı İngilizler.Belki de Wayne Rooney'nin eksikliğini hissetti İngiliz takımı. Fasulye sırığı bacaklarıyla ortalıkta dolaşan Peter Crouch, robot benzeri hareketleriyle fazla etkili olamadı gol bölgelerinde...Ama şu da bir gerçek:İngiltere, önceki akşamki Almanya'dan birçok açıdan daha iyi bir takım. Ancak, Paraguay karşısında her an yiyebileceği bir kaza golüyle İngiliz taraftarlarının holigan yanını Frankfurt'ta sahneye çıkarabilirdi İngiltere...Evet, bazen aşırıya da kaçar İngiliz futbolseverler. Cuma akşam vakti Frankfurt'u nasıl karnaval yerine çevirdilerse, etrafı yakıp yıkabilirler, holiganlaşabilirler de...Bu arada İngilizler, Almanya'ya gelirken uyarılmış:"Nazi selamı vermeyin!""Hitler taklidi yapmayın!" "Almanları kızdırmak için sakın sokaklarda kaz adımları ile yürümeye kalkışmayın.""Hakemlere Heil Hitler diye bağırmayın!"Ve eklenmiş:"Bunlar yasalara da aykırıdır."Kısacası:Almanlara o geçmişi anımsatmayın!Kolay değil. Çünkü, Almanya'ya gelince 'o geçmişi' çağrıştıran bir şeylere rastlamamak imkânsız. Cuma gecesi Münih Arena Stadı'ndaki açılış maçı sonrası otobüs beklerken, kulağımı birden gürültülü bir müzik tırmalamaya başladı.Bando müziği!Trampet sesleri...Arada bir güm güm davul! Ağaçların arasında kocaman bir beyaz çadır. Gürültü kıyamet!Çadırın orta yerinde bir ring kurulmuş. Yeşil deriden, askılı kısa pantolonlar giymiş, tüylü şapkaları başında, boylu boslu, göbekli Bavyeralılar, ellerinde koca koca bira bardaklarını sallarken bağrışıyorlar. Almanya'nın Kosta Rika karşısındaki 4-2'lik galibiyeti kutlanıyor.Takır takır trampet seslerinin eşliğinde, kısa deri pantolonlarıyla avazları çıktığı kadar şarkı değil marş söyleyen kırmızı yanaklı Bavyeralıları görünce, Almanya'nın 'o geçmişi'ni hatırlamadan edemedim.Bir de çağrışım yaptı.1930'ların Berlin'ini anlatan Lisa Minelli'nin Kabare isimli filminden kısa bir bölüm bir anda gözümün önüne geldi. Trampet sesleri eşliğinde marş söyleyen kısa deri pantolonlu oğlan çocuklarının donuk, asık yüz ifadelerinin çevrede yarattığı tedirginlik...Tarihi aşmak kolay olmuyor.Ya da tarihi değiştirmek imkânsız. Almanlar elbette çok şey yaptılar, kendi geçmişleriyle hesaplaşmak açısından.Hesaplaştılar da.Tarih hakkında çok şey öğrendikleri muhakkak. Kendilerini aldatmadılar. Son altmış yılda demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti alanındaki atılımlarıyla tarihten ciddi dersler çıkardıklarını dünyaya gösterdiler.Ama geçmişle dertleri hâlâ var.Alman Futbol Federasyonu, Dünya Kupası öncesinde kendi geçmişini, futbolun Nazizm'le köklerini araştıran bilimsel bir çalışma yaptırmış. Mainz Üniversitesi'nden bir tarihçi, Hitler dönemindeki Alman futbolunu araştırmış. 473 sayfalık çalışma, "Gamalı haç altında futbol!" başlığını taşıyor.Tespit şu:Alman Futbol Federasyonu, 1930'lardan itibaren kendini büyük ölçüde Hitler'in Nasyonal Sosyalizmi'nin emrine vermiş... Almanya'ya 1954'te ilk Dünya Kupası'nı getiren takımın efsanevi teknik direktörü Sepp Herberger de Nazi Partisi'ni o zamanlar o kadar desteklemiş ki, Yahudi oyuncuların Hitler zamanında futboldan dışlanmalarına da katkıda bulunmuş...Alman Futbol Federasyonu'nun bugünkü başkanı Theo Zwanziger, neden böyle bir çalışmaya ihtiyaç duyulduğunu soran bir gazeteciye şöyle diyor:"Önemli olan gerçektir."İngiliz futbolunun büyük gözlemcisi, spor yazarı Rob Hughes, "Tarihten öğreniriz ama tarihi değiştiremeyiz" diyor bu çalışma hakkında...Almanya, şu sıralar her şeyi, hatta dünyayı kocaman bir futbol topu gibi görüyor olsa da, aynı zamanda tarihiyle cebelleşmeye devam ediyor. Futbol sahnesinde dünyadaki 'Alman imajı'nı değiştirmek için de büyük bir kavga veriyor.Dünya Kupası 2006'nın sloganı da bu amaca uygun konulmuş:"Dostluklar kurma zamanı!" h.cemal@milliyet.com.tr İngilizlerle birlikte maça gitmek, maç geyiği yapmak, maç seyretmek bir başka keyiftir. Şarkıyla karışık tezahürat tarzları, hele Almanların açılış maçındaki monotonluğu hatırlanırsa, heyecan ve duygu kasırgası yaşatır insana.