Küreselleşme çağı(1) Niye mi okudum bu kitapları?Yaşadığımız dünyayı daha iyi anlayabilmek için... Küreselleşme nedir ne değildir? Bu olguya az da olsa akıl erdiremeden günümüzde dünyanın hallerini yerli yerine oturtmak hayal olduğu için okudum bu kitapları...Biliyorum, kimileri için bugün de çok kolay küreselleşmeyi çözmek. Çünkü onların klişe ve ezberleri var.Öteden beri öyledir.Küreselleşme eşittir yeni emperyalizm dedikten sonra atarlar sloganı:Kahrolsun küreselleşme!Olur biter!Daha doğrusu olup bittiğini sanırlar. Geçen yüzyılı böyle geçirdiler, "Devlet neylerse güzel eyler!" diyerek. Koca bir yüzyılı devleti baba belleyerek, her şeyi devletten bekleyerek heba ettiler.Ekonomide devlet mülkiyetini savundular. Ekonomide özel mülkiyet boğulurken, rekabet yok edilirken, ekonomide emredici planı ve komuta ekonomisini alkışladılar.Devleti yücelttiler!Ama sonuç malum:Berlin Duvarı'nın çöküşü!Duvar yalnız Sovyetler Birliği'yle Doğu Avrupa'da çökmedi. Çin'de de çöktü. Bir zamanlar bizim devletçiliğe benzer planlı ekonomiyi sosyalizm yaftası altında çok seven Hindistan'da da yerle bir oldu duvar...Slogancılar ders aldılar mı?Ezberleri bozuldu mu?Düşünme zahmetine katlandılar mı? Sovyetler'de devlet planlaması niye refah getirmedi? Çin ve Hindistan'da kendi kendine yeterli, dışa kapalı planlı ekonomi niçin çöktü? Ya da Latin Amerika ülkelerinde popülizm neden kriz üzerine kriz yarattı, diktaları besledi?Bunları sorguladılar mı hiç?Sorgulasalar, sorgulayabilseler, Çin ve Hint ekonomilerinin dışa ve rekabete açılarak son 15-20 yıl içinde nasıl yoksulluk zincirini kırmaya başladıklarını, istikrarlı ekonomik büyümeyle insanlarına nasıl refah yolunu açtıklarını görebilecekler. Çin'de kişi başına gelirin son 20 yılda yüzde 400 arttığını, Hindistan'da son 15 yılda fert başına milli gelirin iki misli yükseldiğini öğrenebilecekler.Bunları öğrenseler... Ve Çin'le Hindistan'ın toplam nüfusunun dünya nüfusunun beşte ikisini oluşturduğunu akıllarına getirseler... Böylece, bu iki ülkenin yıllardır süren istikrarlı ekonomik büyümeyle kendi insanları için refah çıtasını Mao Çin'i ve Nehru Hindistanı'yla mukayese edilemeyecek kadar yükseltirken, dünyada yoksulluğa da nasıl bir darbe indirmiş oldukları gerçeğinin de farkına varabilecekler.Ama biliyorum.Dünyanın birçok yerinde küreselleşme karşıtı slogancılar kendi ezberlerine bir din gibi sarılmaya devam ediyorlar. Sanki Berlin Duvarı çökmemiş, sanki Sovyetler Birliği tarihe karışmamış, sanki Çin'de ve Hindistan'da kapalı ekonomi anlayışı yerle bir olmamış gibi kendi malum klişeleriyle yaşıyorlar:Kahrolsun küreselleşme!Ama yetmiyor, kahrolsun demekle iş bitmiyor.Alternatif nerede?Kahrolsun diyenlerde alternatif model yok. Sadece bol laf var, eski deyişle kerameti kendinden menkul ütopyalar var.Hepsi o kadar!Somut, uygulanabilir modeller yok. Hatta geçen yüzyılın denenmiş modelleri kadar bile alternatif sundukları söylenemez. Küreselleşmeyi reddederken pazar ekonomisini de, serbest ticareti de, ekonomik rekabet kadar siyasal rekabeti de, yani çoğulcu demokrasiyi de reddediyorlar. Ekonomik ve siyasal liberalleşmeyi düşman belliyorlar.Bütün bildikleri bu!Yani protestoculuk! Peki, kim bunlar?Kızılelmacılar diyebiliriz.Martin Wolf'la Thomas L. Friedman'ın kitaplarını okurken, her ikisinde dikkatimi çeken ortak noktalardan biri şuydu:Sağ ve sol uçların ittifakı!Türkiye'de nasıl bazı milliyetçiler, bazı Kemalistler, bazı İslamcılar, eski yeni faşistler, birtakım Marksistler, komünistler, laikçiler ve yabancı sermaye ırkçıları aynı cephede, yani Kızılelma'da koalisyon yapabiliyorlarsa, benzer ittifaklara Batı'da da, dünyanın değişik yerlerinde de rastlanıyor.Wolf'un satırları şöyle:"Liberaller, sosyal demokratlar ve ılımlı muhafazakârlar bir yanda... Dinci fanatikler, gericiler, aşırı çevreciler, faşistler, Marksistler ve tabii çağdaş küreselleşme karşıtları karşı cephede..."Thomas L. Friedman ise kitabında, Berlin Duvarı'nın neden yıkıldığına hâlâ kafası ermeyen sağ ve sol uçların bir araya gelerek Duvar Partisi'ni kurabileceklerini belirtiyor.Bunu okuyunca, bizdekiler Kızılelma Partisi'ni acaba ne zaman kuracaklar sorusu aklıma geldi. Aslında Duvarlar'ın Sovyetler'de, Çin'de, Hindistan'da niçin yıkıldığına kafası doğru dürüst ermeyenler, küreselleşme konusunu da anlamıyorlar. Bu yüzden aş ve iş sorununu es geçiyorlar.Çünkü Duvarlar yıkıldıysa, bunun temelinde çözülemeyen aş ve iş sorunu ile baş edilemeyen teknoloji devrimleri yattığını kafaları almıyor. Pazar ekonomisine, ekonomik ve siyasal liberalleşmeye dayanan küreselleşmenin bu açılardan çağımıza damgasını vurduğu gerçeğini de kafaları almıyor.Bir başka deyişle:Küreselleşme olgusunu anlamadıkları için de, Marks'la Engels'in Komünist Manifestosu'nda altını çizdikleri ulusalcı bönlük ve dar kafalılık durağında otlamaya devam ediyorlar.Yarın da küreselleşme...———————————————(x) Martin Wolf, Why Globalization Works, Yale University Press, 2004; Thomas L. Friedman, The World Is Flat, Farrar, Straus and Giroux, New York, 2005. h.cemal@milliyet.com.tr Bayram tatilinde iki kitap okudum. İkisi de İngilizce ve küreselleşme üzerineydi. İkisi de tuğla gibi kalındı. Biri, Financial Times'ın yazarı Martin Wolf'un, öteki New York Times'tan Thomas L. Friedman'ın imzasını taşıyordu.(x)
Özay Şendir
Garipçeli Lütfi Reis'in başarısı...
4 Temmuz 2025
Cem Kılıç
Çocuk işçiliği ile mücadele
4 Temmuz 2025
Abbas Güçlü
Eğitimin dünü, bugünü, yarını
4 Temmuz 2025
Zafer Şahin
AK Parti’nin tek rakibi 3 harfliler
4 Temmuz 2025
Mehmet Tez
Yılın müzik olayı: Oasis bugün birleşiyor (bir aksilik olmazsa…)
4 Temmuz 2025