Türkiye de öyle.Kaybettiği zamanları, hiç kuşku duymuyorum, geri alacak!Bunun vakti geldi.17 Aralıkta saat tik tak işlemeye başladı. Türkiye, her şeyin başı olan siyasal istikrarı uzun yıllar yakalayamadığı için politik kavgalarla, darbelerle ve vıdı vıdılarla çok kıymetli zamanlarını yitirdi. İnsanını bu yüzden refaha, demokrasiye, hukuk devletine doğru dürüst kavuşturamadı.Kalkınma yarışında nal topladı.Şimdi Türkiye yeniden uyanıyor.Çünkü istikrarı yakalıyor.Üstelik önünde büyük bir hedef ve elinde büyük bir proje, Avrupa projesi var. Somut, ete kemiğe bürünmüş, siyasetten ekonomiye, hukuktan sosyal yapıya kadar tepeden tırnağa değişimi, dönüşümü ve çağdaş Avrupa standartlarını öngören bir proje bu.Bir başka deyişle:Çağdaş uygarlık projesi.Türkiye, aynı zamanda Atatürkün yolu olan bu projeyle yürümeye kararlı. Bu bakımdan 17 Aralıkla birlikte ilk adım atılmış durumda.Baykuşlara kulak asmayın.Onlar bugünlerde yeni engeller icat etmeye çabalıyorlar. Örneğin bunlardan biri Kıbrıs. Türkiyenin bu kez 3 Ekim 2005e, yani üyelik müzakerelerinin açılış tarihine kadar bu engele toslayarak Avrupa projesine veda edebileceğini sanıyorlar.Fena halde yanılıyorlar.Rüya görüyorlar.Bekledikleri olmayacak.Kıbrıs yüzünden Türkiyenin Avrupa yolu tıkanmayacak. Çünkü buna izin verilmeyecek. Kıbrıs da, Kıbrıs Türkleri de satılmayacak, ama Türkiye de AB yolunda yürümeye devam edecek.Evet, Kıbrıs hayatın gerçeği.İçtiğimiz su, soluduğumuz hava kadar hayatın bir gerçeği. Bu yüzden 3 Ekimde müzakereler başlarken Güney Kıbrısı karşımızda bir müzakereci olarak muhatap aldığımızı göstermek ve bunun gereğini yapmak zorundayız.Meraklanmayın, bunun formülü bulunur.Nihai tanıma ise daha sonra gelecek. Türkiye ABye katılacaksa, Kıbrıs sorununun çözülmesi şarttır. Aksi halde, her seferinde karşımıza iki veto çıkar. Güney Kıbrıs ile Yunanistan, Avrupanın kapısında kırmızı kartı Türkiyenin burnuna sokar.İşte hayatın gerçeği budur.Hiç unutmayın:Bu da Kıbrıs Türküne, Türkiyeye Denktaşgillerin hediyesidir. Kopenhag 02de veya Lahey 03de Annan Planına evet demiş olsalardı, bugün karşımızda müzakereci olarak yalnız Papadopulos değil, Denktaş ya da Talat oturuyor olacaktı.Ama meraklanmayın:Kıbrıs bu saatten sonra Türkiyenin Avrupa yolunda engel olamayacak. Ne 3 Ekimde, ne daha sonrasında.Çünkü çözülecek Kıbrıs.Bu açıdan Ankarada kararlı bir hükümet var. Siyasal kararlılığı arkasında gördüğü için de oyunu artık çok daha yaratıcı ve kıvrak oynayabilen diplomatları var.Ayrıca Kuzey Kıbrısta da, Türkiyede de kamuoyları çözüm istiyor. Kıbrıs sorunu, Kıbrıs Türklerine de, Türkiyeye de yeterince zaman kaybettirdi.Daha fazla kaybettiremez.Kıbrıs satılmayacak ama çözülecek. Kıbrıs Türkü satılmayacak ama Avrupalı olacak, yani ikinci sınıflıktan kurtulacak.Bundan sonra Kıbrıs politikasına ABye inananlar damga vuracağı için, Kuzey Kıbrıs ve Kıbrıs Türkleri de sorunun parçası olmaktan çıkıp Avrupanın parçası haline gelecekler.Kafanızı hiç karıştırmayın.Altını yine çizin:Artık Türkiyenin elinde ete kemiğe bürünmüş bir projesi var. Avrupa projesi bu. İnsanını demokrasi, hukuk devleti ve refahla daha çok tanıştıracak büyük bir proje bu. Ya da Atatürkün işaret ettiği çağdaş uygarlık yolu...Hiç kuşkunuz olmasın:Türkiye kaybettiği zamanları geri alacak! h.cemal@milliyet.com.tr Bu yakınlarda gördüğüm bir filmde şair, sevgilisine "Kaybettiğim zamanı geri alacağım!" diye sesleniyordu.