Hasan Cemal

Hasan Cemal

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Hasan CEMAL


Enflasyonla mücadele programında herhangi bir sapma yok. Koalisyon liderlerinin siyasi kararlılığı sürüyor. Ama yılın ikinci çeyreğinde özellikle tarım kesiminden yükselecek para para çığlıklarına da dayanmaları gerekiyor. Kritik nokta bu!

Başkentte para para çığlıklarına dayanmak...

Hazine, devletin kasası ya da veznesi. Devletin hesabı kitabı bu vezneden geçiyor. Başveznedar ise Selçuk Demiralp, yani Hazine Müsteşarı. Geçen gün kendisiyle sohbet ederken şöyle dedi:
"Ahmet Tarık Tekçe, yani kötü adam rolünü oynuyorum."
Hazine Müsteşarı'nın bu sözleri beni yıllar öncesine götürdü.
1978, Başbakan Ecevit Moskova'da.
Kremlin'de Sovyet Başbakanı Kosigin'in daveti. Kosigin'in yüzü her zamanki gibi asık. Bir ara Ecevit'in ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Hikmet Çetin'e takılıyor:
"Ne kadar güleryüzlüsün! Para puldan sorumlu bakan böyle güleryüzlü olabilir mi? Ben bin yıl maliye bakanlığı yaptım. Kapım her çalındığında yüzümü asardım. Gelen, para istemeye cesaret edemesin diye. Suratım onun için hep böyle asık kaldı."
Selçuk Demiralp güleryüzlü ama kötü adam rolünde. "Para isteme benden buz gibi soğurum senden"i oynuyor.
Son derece haklı.
Enflasyonla mücadele programının başarısı, para musluklarının sıkılmasından geçiyor. Bütçe disiplini şart. Kamuyu disipline sokmadan, verimliliği sağlayacak yeniden yapılanmayı başarmadan, ekonominin düze çıkması imkansız.
Kamunun hala 2 milyon çalışanı var. Vergilerle dahi bu bozuk düzen finanse edilemediği içindir ki, faizlerle iç borçlanma patladı ve iflas noktasına geldi Türkiye...

Sapma ve ödün yok!

Şimdiki beklentiler olumlu.
Çünkü ekonomik programın uygulaması herhangi bir sapma olmaksızın sürmekte. Daha önemlisi, siyasi iradenin durumu. Geçen gün Hazine Müsteşarı Selçuk Demiralp ve Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel'le yaptığım sohbetlerde, Ecevit - Bahçeli - Yılmaz üçlüsündeki siyasi kararlılığın aynen devam ettiği vurgulandı.
İkisi de aynı mesajı verdi:
"Politikalar hiçbir ödün verilmeden uygulanıyor."
Gider hedefleri tutturulmuş durumda. Gelir açısından hedefin ilerisinde gidiliyor. Örneğin konsolide bütçede faiz dışı denge hedefi, 31 Ocak itibariyle 200 trilyon açık olarak öngörülmüş. Ama açık değil 137 trilyon fazla verilmiş durumda...
Bütçe dışı fonlar ve dış kredi operasyonlarıyla ekonomik programın delinmesi ihtimali de göz ardı edilmiyor. Belediyelerin, bazı KİT'lerin, üniversitelerin bütçeden para alamayınca, bu kez dış kredi arayışına çıkmalarının engellenmesi gündemde...
Mali istikrarın sağlanması ve enflasyonun kalıcı olarak düşürülmesi için gözler şimdi üç sektörde:
Tarım... Enerji... Kamu bankaları...
Bu alanlarda reform şart. Kamu bankalarının özelleştirilmesi kaçınılmaz. Çünkü bu sektörler, kamu açıklarında en büyük kalemleri oluşturuyor. IMF ve Dünya Bankası'yla bu alanlarda çalışmalar devam ediyor.
Özellikle tarım reformuyla ilgili olarak koalisyon liderlerinin kabul etmiş oldukları ilkeler çok radikal. Türk ekonomisini popülizm illetiyle birlikte enflasyon canavarından da kurtaracak adımlar gündemde...
Selçuk Demiralp diyor ki:
"Yüzde 60 - 70 enflasyonla Türkiye'yi dünyada hiç kimse ciddiye almaz."
Gazi Erçel diyor ki:
"Uygulamanın ilk 45 gününde faizler düştü. Ekonomide canlanma sinyalleri var. Enflasyon hedefine gelince... Çeyrek yüzyıllık enflasyonun bir ocak ayında, bir şubat ayında yenildiğini göremeyiz. Bunu zaten biliyorduk, söyledik de. Yaza doğru enflasyonun nasıl inişe geçtiği görülecek."
Erçel'in şu sözleri de ilginç:
"Bu ekonomik program Türkiye için bir süreç. 3 yıllık da değil, 10 yıllık bir süreç aslında... Her sabah yeniden bakılacak, değerlendirilecek bir süreç. Dışarıda hava daha şimdiden son derece olumlu. New York ve Londra'da yaptığım toplantılarda uzun yıllardır ilk defa karşımıza orta ve uzun vadeli yatırımcılar çıktı. Kısa vadeciler, yani sabah parayı koyup akşama kazanıp gidenler artık ortalıkta gözükmüyor. Bu da Türkiye'nin yeni ekonomik programla birlikte bu denli kısa bir süre içinde ciddiye alınmaya başladığını gösteriyor."

Kritik olan...

Siyasi kararlılık sürecek mi?
Koalisyon ortaklarının kararlı gidişlerine rağmen ekonomiyle ilgili bu soru politika kulisinde güncelliğini sürdürüyor.
Bugüne kadarki durum iyi.
Koalisyon liderleri kararlı. Uygulamadan hiçbir sapmaya izin verilmiyor. Ocak, Şubat, Mart aylarında, yani yılın ilk çeyreğinin iyi gideceği konusunda herhangi bir kuşku yok.
Ya ikinci çeyrek?
Nisan, mayıs, haziran aylarında para musluklarının biraz açılması için bakanlıklardan, siyaset tabanından, özellikle tarım kesiminden ağır baskılar gelebilir. O zaman para para çığlıklarına dayanabilecek mi koalisyon ortakları?..
Kısacası:
İkinci çeyrek kritik! Ecevit - Bahçeli - Yılmaz üçlüsünün bugüne kadarki ödünsüz çizgiyi devam ettirmeleri, enflasyonla mücadele açısından hayati önem taşıyor.



Yazara E-Posta: h.cemal@milliyet.com.tr