Hasan Cemal

Hasan Cemal

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İkinci bir yolu yoktur.Ve Türkiye bu demokrasi sınavını dün bir kez daha geçti. Sonuçları saygıyla karşılıyor, ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.Sürpriz yok!Seçim sonuçları herhalde kimse için şaşırtıcı olmadı.Şöyle özetlenebilir:(1) Tayyip Erdoğanın Adalet ve Kalkınma Partisi, yani AKP seçimleri tek başına kazandı. Parlamentoda tek başına hükümet kurabilecek milletvekili çoğunluğunu elde etti. Hatta Anayasayı tek başına değiştirecek bir çoğunluğa, 367ye yaklaştı.(2) CHP, anamuhalefet partisi koltuğuna oturdu.(3) Türkiye 1950 seçimlerinden bu yana ilk kez iki partiden oluşan bir parlamentoya sahip oldu. Böylece, siyaset sahnesinde uzun yıllardır yakınma konusu olan bölünmüşlük, parçalanmışlık sorunu seçim sandığında çözüldü.(4) Ancak boşa giden oylar, yani parlamentoda temsil edilmeyen seçmenlerin oranı yüzde 45e ulaştı. 1999 genel seçimlerinde bu oran yüzde 20nin biraz altındaydı.Bu büyük bir adaletsizliktir.Meşruiyet tartışmalarına ve istikrarsızlığa yol açabilecek bu adaletsizlik elbette seçim sisteminden kaynaklanıyor. Bunun baş sorumluları ise dün yüzde 10 baraja takılan siyasal parti liderleridir. Bunca yıl Seçim Yasasısını değiştirmeye yanaşmayanlar, şimdi bu sistemin altında kalmış oldular.(5) Seçmen, beklendiği gibi, eskilere, özellikle iktidar partilerine ölümcül bir darbe vurdu. Seçim sandığında tasfiyedir bunun anlamı.1999da yüzde 22 oyu olan Ecevitin DSPsi yüzde 2ye, ANAP 13ten 5e, MHP 18den 8 - 8.5a indi. 2001 yılı Şubat ayında tarihinin en büyük ekonomik krizini yaşayan Türkiyede halk, uğradığı olağanüstü yıkımın intikamını seçim sandığında oyuyla almış oldu.Bunun adı demokrasi değil mi?..(6) Yalnız iktidardakiler değil, muhalefetteki eskiler de sandıkta umduğunu bulamadı. 1999da yüzde 13 oy alan DYP bu satırlar yazıldığı saatlerde yüzde 10un altında seyrediyordu. Erbakan Hocayla Recai Kutanın Saadet Partisi ise ancak yüzde 2.5 civarında kaldı. Oysa bu parti, daha doğrusu Fazilet 1999da yüzde 16 oy almıştı.(7) Halkta özellikle son iki yıldır gitgide şiddetlenen bir tepki vardı. Bu tepkiyi iki sözcükle tarif etmek mümkündü:Yoksulluk ve hortum...Nereye gitseniz, büyüyen aş ve iş sorunuyla, rüşvetten, yolsuzluktan, yani halkın diliyle hortumlamadan yakınılıyordu. Mevcut siyasetçiler, partiler yerden yere vuruluyor, "Eskilerden bıktık, yeni isteriz!" sesleri her yerde duyuluyordu.Halk yeni partiler, yeni liderler bekliyordu. Kendi kirini kendi temizlemeyen siyaset kurumundan illallah demişti. Halkın bu yeni çağrısı birçok kulaklarda gereken yankıyı yapmadı. Mevcutlar kendilerini yenileyip, yeni lider, yeni program ve söylemle halkın karşısına çıkamadılar.Tayyip Erdoğan kazandı.CHP de anamuhalefet oldu.Geçen seçimde oyu yüzde 8di Baykalın CHPsinin. Yüzde 11 - 12lik artış kaydetti oylarında. Tabii bir başarı. Ama daha fazlası olamaz mıydı?(8) Tek başına AKP istikrar demek mi?Bu bakımdan, Tayyip Erdoğanın dün gece yapmış olduğu ilk açıklamalar olumlu. Gerek Avrupa Birliği gerek ekonomi konusunda dengeleri sarsabilecek bir tutum almış değil. Cumhurbaşkanı Sezerle ilişkilere soğukkanlı ve ilkeli bir yaklaşım sergilemiş bulunuyor.Bu arada, Tayyip Erdoğanın bir yandan demokratik hak ve özgürlükler, öte yandan laiklik ile ilgili sözleri de dikkat çekiciydi. "Atatürkün dediği gibi hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir" ya da "Laiklik, Anayasada yer aldığı gibi uygulanacaktır" cümlelerinin altını da çizmekte yarar var.(9) Koalisyon hükümetlerinden kurtuluyoruz. 1980li yılların ANAP hükümetlerinden beri bir parti tek başına ilk kez iktidar oluyor. Türkiyenin önünde fazla geniş olmayan, bayağı dar bir yol var. Ekonomi ve IMF, Avrupa Birliği ve Kıbrıs, Irak ve ABD gibi son derece köşeli konu ya da sorunlarımız var. Tekneyi sarsmadan, doğrultuyu bozmadan yürümek gerekiyor.(10) Zafer sarhoşluğundan uzak durmaları dileğiyle Tayyip Erdoğanla AKPyi kutluyor, seçim sonuçlarının Türkiyeye hayırlı olmasını bir kez daha temenni ediyorum.Son söz:Seçim araştırmaları genellikle yanılmadı. h.cemal@milliyet.com.tr Seçim sandığıdır demokrasiyi yaşatan. Neyin olup neyin olamayacağını en sonunda halkın oyu belirler. Ve millet iradesine saygıyla işler, gerçeklik kazanır demokrasi.