Hasan Pulur

Hasan Pulur

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

BİZİM kuşak yalan, palavra haberlere “asparagas” derdi, acaba şimdi ne diyorlar?
“Asparagas” deyimi nereden geliyor?
Az çok kulak dolgunluğumuz var ama, aslını tam olarak öğrenemedik, böyle işlere meraklı olmadığımızdan olacak...
Bereket versin Doğan Uluç geçenlerde birinci elden yazdı da bunca yıl sonra öğrendik; üstelik, gazetecilik okullarında okuyan gençler de sık sık sorarlar:
“Asparagas, nedir, nereden gelmektedir?” diye... Doğan Uluç “asparagas” değil “azparagas” diyor.
* * *
UZUN yıllar hem Türkiye’de, daha fazlası Amerika’da gazetecilik yapan Doğan Uluç “Asparagas” deyiminin bilgi kaynağı... (x)
* * *
YIL 1963, Doğan Uluç, Hürriyet istihbarat servisinin, yıldızı parlayan muhabirlerindendir.
Foto muhabiri elinde siyah beyaz fotoğraflarla gelir:
“Bomba gibi bir haber yakaladık!”
Fotoğraflarda ağaçlar arasında bir kulübe, önünde kovboy şapkalı bir erkek; kızla delikanlı gazocağında yemek pişiriyorlar:
“Kim bunlar?”
“Amerikalı bir sanayicinin kızı, bir Türk gencine âşık olmuş, babası izin vermeyince kaçmış, Bebek sırtlarında bir kulübede oturuyorlar.”
Haberi yazan muhabirin ağzı kulaklarında, “Yarın birinci sayfada manşetteyiz!” diyor başka laf etmiyor.
* * *
GERÇEKTEN dediği çıkıyor ama, iki gün sonra da bomba ellerinde patlıyor, o tarihte “Akşam’ın sahibi olan Malik Yolaç ortaya bir ikramiye koyuyor:
“Başka gazetelerin yalan yanlış haberlerini ortaya çıkaranlara ikramiye vereceğim!”
İlk ikramiyeyi rahmetli Celalettin Çetin alıyor:
“Amerikalı kız ile Türk sevgilisi haberi tamamen yalan. Kız Amerikalı değil Türk. Gitarlı genç ise erkek kardeşi. İki kardeş, bir deniz subayının çocukları. Babalarının Kanada’da deniz ataşeliği görevi sona erdikten sonra ailece Türkiye’ye dönmüşler. Gecekondu kulübelerini ise yurda getirdikleri buzdolabı, çamaşır makinesi gibi ev eşyalarının ambalajlarından yapmışlar.”
* * *
“HÜRRİYET”te kıyamet kopuyor, üstelik bu yalan haber için fotoğrafı çekene de, yazana da ikramiye verilmiştir.
Haberi yazan muhabir ortadan kayboluyor, askere gidiyor, foto muhabiri ise “Ben İngilizce bilmem, o konuştu” diye sıyrılıyor, muhabir bir süre sonra genel yayın müdürünün affıyla işbaşı yapıyor.
Bu defa elinde bir başka “bomba” vardır:
“Türkiye’ye gelen Amerikalı turist kız İslamiyete hayran olmuş, din değiştirip Müslüman olacakmış!”
Haber çıkar çıkmaz, Amerikan Konsolosu gazeteyi arar; fotoğraftaki kız turist değil, öğrenci değişimi programıyla üç haftalığına Türkiye’ye gelmiş bir öğrencidir. Muhabirin isteği üzerine masa örtüsüyle başını kapatmış, fotoğraf çektirmiştir. Elindeki de Kuran değil, telefon rehberidir.
* * *
BU haberi yazan muhabir bir daha Hürriyet’e giremez, fotoğrafçı da yurtdışına gider.
Peki, kimdi bunlar?
Bunca yıl sonra adlarını yazacağız da ne olacak, olay doğru mu, siz ona bakın.
* * *
PEKİ, bu “asparagas” lafı nereden çıktı?
Hani Bebek sırtlarında iki gencin kulübesi vardı ya, kapıda kurukafa “resmi”, altında da “Asparagas” lafı yazılıydı, Doğan Uluç “Bu ne demek?” deyince de “azparagas”ın açılımını yapmışlardı:
“Bunlarda para az, gerisi gaz!”
* * *
BU da basın tarihinden bir sayfa...
Neler yoktur, bu sayfalarda...
Geçen gün biri anlatıyordu, adam gitmediği futbol maçını yazmış, ama takımın, biri sakat, ikisi de cezalı olan futbolcularını oynattığı gibi, gol de attırmış...
Onun için “magazincilere” fazla yüklenmeyelim.
——
(x) Kupa Ası, Doğan Kitap