“BALIK hafızası” deyimi giderek yerleşiyor. Yaşadıklarını unutan, hatırlamayan, anlatılınca da “Hayret, demek bunlar olmuş!” dercesine “balık balık” bakanlar için söylüyorlar. Eskilerin bir başka deyimi vardı.
“Ol mahiler derya içredir, deryayı bilmezler!”
Ne demek?
Balıklar denizin içindedir, denizi bilmezler.
* * *
SON günlerin en çok konuşulan, yazılan konusu “İlhan Selçuk”un gözaltına alınışıydı. Kimse çıkıp “İyi olmuş” diyemiyordu, deseler deseler “Ne yani sabaha karşı dörtte değil de dokuzu beş geçe mi alsalardı?” diye seviyeli (!) yaklaşımlar, ya da hükümete akıl verip “Aman dikkat edin, başına bir şey gelmesin, dert olur!” diye kin kusmalar.
* * *
HABERLERİN çoğunda üçer satırla geçiştirilen, İlhan Selçuk’un “12 Mart” darbesinde, Ziverbey Köşkü macerası vardı.
Oysa Ziverbey Köşkü, “12 Mart” döneminde yüzlerce solcuya gözleri bağlanarak çeşitli işkencelerin yapıldığı yerdi. Anlatımlara göre, köşke her getirilen sivil, asker herkese “Burası kontrgerilla örgütünün mekânıdır, şu andan itibaren esirsin” deniliyordu.
* * *
İLHAN Selçuk ileride “esaret günleri”nin nasıl başladığını şöyle anlatacaktır:
“İlhan Selçuk! Genelkurmay Başkanlığı’na bağlı kontrgerilla örgütünün karşısında bulunuyorsun. Sen bizim tutsağımızsın. Burada anayasa, babayasa yoktur. Örgüt seni ölüme mahkûm etmiştir. Sana istediğimizi yapmaya yetkiliyiz. Buraya getirilmen örgüt kararıyladır. Seni Marksist, Leninist, komünist biliyoruz. Eğer konuşur ve böyle olduğunu itiraf edersen hakkında hayırlı olur.
Bak İlhan! Sesimi iyi tanıyacaksın. Çünkü bundan böyle uzun süre senle konuşacağız. Ben albayım. Yanımdaki arkadaş da albay. Biz seni sorguya çekmekle görevliyiz. Direnmeye kalkma. Elimizden senin gibi binlerce kişi geçti. Direnme faydasızdır. Her şeyi anlatacaksın. Zaten biz her şeyi biliyoruz. Bilmediğimiz bir şey yok; ama bir de senden dinlemek istiyoruz.”
* * *
İLHAN Selçuk’un burada alınan ifadeleri 1986’da tekrar gündeme geldi, “Tercüman” gazetesi elde ettiği ifadeleri yayımladı ve “İlhan Selçuk budur” demeye getirdi, mal bulmuş mağribi gibi ifadelerin üzerine atladılar.
Oysa, ifadeyi alanlar gibi, yayımlayanlar da İlhan Selçuk’un tuzağına düşmüşlerdi.
İlhan Selçuk yazılı ifadesinde “akrostiş” yapmıştı.
Yani ifadesinin, her cümlesinin sondan ikinci kelimesinin ilk harfi alt alta getirilince...
Mesela “İşkence altındayım” cümlesi çıkıyordu.
İlhan Selçuk bunu mahkemede de anlatmıştı.
Bundan haberi olmayanlar kaç yıl sonra, mal bulmuş mağribi gibi üzerine atlıyorlardı, Nazlı Ilıcak hatırlar herhalde...
* * *
YAZIYA girerken “balık hafızası” dedik...
İleride bugünleri anlatanlara da “balık hafıza”sıyla “balık balık” bakıp “Ne olmuştu?” diye soranlar çıkacağından hiç kuşkumuz yok!