Bazılarının adı “şom ağızlı”ya çıkar. Yani onlar hep kötü şeyler söyler, tehlikeli tahminlerde bulunurlar, şom ağızlıdırlar.
Yanlış!
Eğer, siz “Yok canım, bir şey olmaz!”a takılıp kılınızı bile kıpırdatmıyorsanız, adamın “Bunun sonu iyi değil, aklını başına topla” demesi neden şom ağızlılık olsun?
* * *
Bakın, şimdi biz de “şom ağızlılık” yapacağız.
Bu yumruk olayları pek hoş şeyler değil...
Önce Ahmet Türk’e yumruk attılar, birkaç gün sonra da enerji Bakanı’na...
* * *
Bu neyi gösteriyor?
Korunması gereken kişilerin, yeteri kadar korunmadıklarını gösteriyor.
Hedefine yumruk atacak kadar yaklaşabilen, bir kötü niyetlinin ne yapacağı belli olur mu?
Çok kullanılan bir laf:
“Adeta etten duvar ördüler!”
İyi de, o duvarı delip geçen, yumruk menziline kadar giriyor...
* * *
Siz istediğiniz kadar şom ağızlı deyin, her şey ortada...
Onun için çevreyi sarıp kuş uçurtmamak kadar, etten duvar örmek yetmeyebilir.
Allah korusun, başımıza öyle bir olay gelebilir ki!
Neyse biz söyleyelim de...
Haaa, şimdi bazıları, öküzün altında buzağı arayanlar, “Dilinin altındaki baklayı çıkar!” diyebilirler.
Ne dilimizin altında bakla var, ne de bir şey biliyoruz.
“Görünen köy”ü tahmin ettik o kadar.
* * *
Konudan konuya geçiyoruz ama...
Gazetede bir haber vardı:
İtfaiye Müdürü, zorunlu, yangın söndürme cihazları satan bir şirket kurmuş...
Çok da iyi yapmış!
Kim satsın bu malzemeleri?
İşi bilen satsın, erbabı satsın, ona buna para kaptırmayalım!!!
* * *
Zaten başımıza ne geldiyse, uzmanlığa saygısızlıktan gelmiyor mu?
Yangın söndürme aletlerini kim satacak?
Yangını en iyi bilen itfaiyeci satacak, baharatçı, ya da meyhaneci değil!
* * *
Yıllar önce Taksim’de buna benzer bir olay olmuştu.
Talimhane’deki dükkânlara giren iki kişi yangın denetimi yapıyorlardı, Belediye’den gelmişlerdi.
Yangın çıkarsa ne yapacaklar?
Aletler var mı, söndürme cihazları dolu mu ya da bulunuyor mu?
Yoksa hemen bir tutanak tutuluyor, belediye müfettişi olduklarını söyleyenler, son uyarıyı yapıyorlardı:
“Bir hafta sonra geleceğiz, ona göre!”
Adamlar gittikten bir süre sonra dükkâna başka adamlar geliyor, onlar da yangın söndürücü cihaz satanlar!
Ne demişler?
“Bu dünya kırk kulplu bir kazan,
Bir kulpundan da sen tut kazan.”