Hasan Pulur

Hasan Pulur

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       BİZİM kuşağın bir politikacısıyla geçen gün birlikte olduk, o artık emekliliğin tadını çıkarıyor, biz ise hala ipe sapa gelmez, incir çekirdeğini doldurmaz, konularla boğuşmaya uğraşıyorduk...
Asıl mesleği ve politikada kazandığı çevre, ona emekliliğin tadını çıkarma imkanı vermişti...
* * *
BİR ara durdu, düşündü:
"Yahu biz Demirel ile Ecevit'e haksızlık ediyoruz galiba!"
"Niye ki?"
Gülümserken yüzünde geçmişin acı izleri vardı sanki:
"Yahu biz yıllarca biri AP'nin, bir CHP'nin başındayken, bir araya gelin, büyük koalisyon kurun, karşılıklı ödün verin, memleketi düze, selamete çıkarın, demedik mi?"
"Dedik!"
"Aklı başında herkesin söylediği bu laflar ikisinin de bir kulağından girdi, bir kulağından çıktı. Ama şimdi biri Cumhurbaşkanı, biri Başbakan, işte anlaştılar, hem de ne anlaşma! O halde biz daha ne istiyoruz? Niye Demirel ile Ecevit arasındaki bu dostluğa, bu anlaşmaya soğuk bakıyoruz?"
Dostumuzun yüzüne baktık:
"Ba'd harab - ül Basra!"
"Yani Basra harap olduktan sonra... Yani iş işten geçtikten sonra!"
* * *
SONRA o günleri bir iki çizgiyle hatırlamaya çalıştık.
1977 seçimlerinden sonra, rahmetli Korutürk, Başbakanlığı, en çok milletvekili çıkaran partinin genel başkanı Ecevit'e vermek üzereyken, Demirel nasıl kükrüyordu:
"Milletin sola teslim etmediği iktidarı, kim sola teslim ederse, iki cihanda vebal altındadır. 13 adam arıyor, utanç verici yollara başvurmasından endişeliyim, ortak değil, koltuk değneği, masa arıyor."
* * *
BUNLARI diyen Demirel, Cumhurbaşkanı olunca, Ecevit'e Başbakanlığı teslim ediyor, hem de dördüncü partiye, hem de "demokratik sol" partiye...
25 yıl memleketin altını üstüne getirecekler, sürgüne giderken bile birbirlerinin elini sıkmayacaklar, Sayın Demirel, CHP ve Ecevit için "Bizim onlarla koalisyon yapmamız, eşyanın tabiatına aykırıdır" diyecek, Çağlayangil'i uyaracak, "Dikkat et, senin özel kalem müdürünle, makam şoförün Ecevitçi, CHP'li" diyecek, sonra Başbakanlığı Ecevit'e teslim edecek...
Bizim gibilerin burukluğu niçin Ecevit'e Başbakanlık verildi diye değil, geçmişteki uzlaşmaz tutumlarından kaynaklanıyor. Kavgayla, dövüşle, dalaşmayla geçen ömrümüzün, bu iki sorumlusunu unutamıyoruz...
* * *
DOSTUMUZ meraklandı:
"Nedir o, Çağlayangil'in özel kalemiyle şoförü?"
Anlattık...
1965 yılında, Ürgüplü hükümeti kurulmuş, Demirel Başbakan Yardımcısı, rahmetli İhsan Sabri Çağlayangil de Çalışma Bakanı... Çağlayangil, Çalışma Bakanlığı'nı Ecevit'ten devralmış... Koltuğa oturduğu gün zat işleri müdürü kulağına fısıldamış:
"Sayın Bakanım, özel kalem müdürünüz ile şoför CHP'lidir."
Çağlayangil aldırmaz, Bakan da, özel kalem müdürü de, şoför de birbirlerinden memnundurlar. Ama rahatsız olanlar vardır, konu parti grubuna kadar gider.
* * *
BUNDAN sonrasını, rahmetlinin, Tanju Cılızoğlu'na anlattıklarından öğrenin:
"Sayın Demirel bir gün bana, niçin özel kalem müdürümü ve şoförümü değiştirmediğimi sordu. Her ikisinin de CHP'li olduğunu ve CHP'de çalışmaya devam ettiklerini, özel kalem müdürümün işten çıkınca sık sık eski bakanı Ecevit'in evine gittiğini, arkadaşlarımın bundan rahatsız olduğunu söyledi.
Ben de kendilerine, onların CHP'li olduklarını bildiğimi, ama buna önem vermediğimi, benim son derece açık olduğumu, çalışmalarımın izlenmesinden hiçbir mahzur doğmayacağını söyledim.
Eleştiriler sürdü ama çoğalmadı. Ben CHP'li olan özel kalem müdürümden de, şoförümden de memnundum. İşlerinin ehliydiler. Ve onlarla çalıştım.
Gerek özel kalem müdürüm, gerek şoförüm uzunca bir süre benim kendilerinin siyasi düşünceleriyle ilgili olmadığıma akıl erdiremediler. Bir süre sonra onlar da alıştılar. Şoförüm rahatlıkla beni beklerken Ulus gazetesini okurdu..."
* * *
ŞOFÖRDEN bile şüphelenip "Aman Ecevit'in adamıdır!" diye Bakanı uyaracaksın, sonra bu kadar şüphelendiğin adama Başbakanlık vereceksin.
Diyeceksiniz ki:
"Vermese miydi?"
Hayır, asla, elbette vermeliydi.
Vermeliydi de, tozkoparan fırtınası estirdikleri bizim o yıllarımızın hesabını kim verecek?




Yazara E-Posta: h.pulur@milliyet.com.tr