Belli ki telefona koşa koşa gelmiş. “Söyledi, söyledi kulaklarımla duydum.”
Kim ne söyledi?
Başbakan Erdoğan konuşurken “Atatürk” demiş, onu haber veriyor... Biz bir kere takılmıştık, “Dikkat edin, Atatürk demez, Mustafa Kemal Paşa der” diye.
Ama biraz önce konuşurken Atatürk demiş...
***
Niye, durup dururken demez ya!
İzmir’e giderken bir kadın elindeki Atatürk posterini ona doğru sallıyor, kızmış:
“Bana inat, beni kızdıracak, yanında kocası var... Ey kadın, dedim, git onu İsmet Paşa’ya salla... Çünkü Atatürk ölünce onun resmini kağıt paralardan çıkartıp kendi fotoğrafını koyan İsmet İnönü’dür.”
***
Tayyip Erdoğan herhalde böyle demiştir, tekrarladı.
Şimdi diyeceksiniz İsmet Paşa’yı niye karıştırıyorsunuz?
Hiç olur mu?
Atatürk’ü onlara bırakırlar mı?
Atatürk yoksa, İsmet Paşa var; birinden birini mutlaka yad edecek.
İçkiye düzenleme gelince hırsını “iki ayyaş”tan alan kimdi?
***
Zaten bu seçim kampanyasında “Tayyip Erdoğan”ın ağzından hiç düşmeyen, “vatan, millet, devlet” lafları olduğu, tümünü paranteze alıp “tek devlet, tek millet, tek vatan” diye haykıran o değil miydi?
Zavallı liberaller, neler çekiyorlardı, neler!
Oysa onları kenara çekip, nasıl kandırmışlardı?
***
Bir bakıyorsunuz Mehmet Akif’ten, bir bakıyorsunuz Mithat Cemal’den vatan şiiri:
“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır
Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır”
Ziya Gökalp’ten...
“Vatan ne Türkiye’dir Türklere, ne Türkistan;
Vatan, büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan!”
Sizin anlayacağınız “tek vatan, tek millet, tek devlet” kavramından rahatsız olanlar hatta endişe duyanlar rahatlamış oldular...
Nereye kadar?