OH, oh, maşallah!
Ne iyi yapmışız da, şu vergileri zamanında ödemişiz...
Ya biz vergileri ödemeseydik ne olacaktı?
El konulan bankalarda hesabı olanlar, paralarını nereden alacaklardı?
Koskoca devlet baba, kime güvenip, sabah bankaya üşüşenlere,
"Koşmayın, paranız bende!" diye güvence verecekti?
Biz vergimizi ödeyeceğiz, adam bankanın içini boşaltıp paraları uçuracak, devlet de bizden aldığı vergiyle, uçurulan paraları ödeyecek, düzen bu!
Sizin anlayacağınız, düzen istediği kadar değişsin, düzülenler asla değişmeyecek...
* * *
ŞİMDİ bazıları kara kara düşünmektedirler herhalde...
"Biz bu yüksek faizi kimden alacağız?" diye...
Hiç gama, kedere gerek yok!
Yakında bir banka daha çıkar,
"Gel vatandaş gel, koş vatandaş koş, en yüksek faiz pek hoş!" diye toplar paraları, bankanın içi boşaltılır, paralar nasıl olsa devlet garantisinde...
* * *
İYİ de devletin garantisi yeter mi, devlet bu parayı nereden bulacak?
Lafa bakın, devlet elinde eldiven, yüzünde maske, banka soyacak değil ya, koyar vergiyi, alır parayı, öder.
Peki, Allah'ın bir kulu da çıkıp demez mi:
"Ey vatandaş, yüksek faiz var diye koştun. Her ticaretin bir riski var, ne yapalım, ceremesini çek!"Evet, bunu diyecek Allah'ın bir kulu yok!
Niye desinler, bizim gibi enayiler çalışacaklar, çabalayacaklar, vergilerini ödeyecekler, paralarını kaptıranların parasına güvence olacaklar!
Ya paraları kapanlar, paraları uçurup, uçanlar!
Onlar başımızın tacı, gözümüzün nuru, dokunmayın onlara!
* * *
FRANSIZLARIN bir deyimi var:
"Ironie du sort!" diyorlar, yani
"kaderin istihzası", kaderin gizli ince alayı...
Sümerbank tam buna uygun değil mi?
Cumhuriyet'in en önemli bankalarından biri önce özelleştiriliyor, sonra tekrar devletleştiriliyor.
Bir taraftan devlet bankaları özelleştirilsin, diyeceğiz, özelleştirdiklerimizi de devletleştireceğiz...
Bu kaderin istihzası değil de nedir?
Demek, özelleştirmeyi sihirbazın sopası sananlar, fena aldanıyorlar, bu işin anhası var, minhası var.
* * *
ŞİMDİ bazıları diyecekler ki, devlet, bugüne kadar neredeydi, bu bankalar bir günde bu hale gelmedi ya!
Elbette, bakın bakalım, yeminli murakıpların, eski tarihli raporlarına, ne demişler?
Bu memlekette politika böyle oldukça, politikacı, politikayı bu hale soktukça o raporların akıbetini hasır altında arayacaksınız...
* * *
PEKİ bu soygunun sonu ne olacak?
Tevfik Fikret, 90 yıl önce
"Yiyin efendiler yiyin; bu han - ı pür - neva sizin / Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!" derken aldanıyordu;
"Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak" dediği için...
Bu harmanın sonu gelmedi ve de gelmeyecek...
Yazara E-Posta: h.pulur@milliyet.com.tr