Kahvedeki hariciyeci...

Galiba Ahmet Haşim’indir: “Melali anlamayan nesle aşina değiliz” der.
Biz de kahve köşelerinden devleti, devletleri, dünyayı, âlemi kurup yıkmayan bir nesle aşina değiliz...
İkinci Cihan Savaşı sonuna doğruydu, kahvede Nurettin Artam’ın “Günün siyasi manzarası şöyle görünüyor” diye başlayan siyasi tartışma, sürüp giderdi...
Bir kısmı “Almancı” bir kısmı da “İngilizci”ydi, kimine göre de “Rus ayısı” Hitler’i perişan edecekti!
“Hariciyeciler” en ince hesaplarla oyunlarını oynarken bizimkiler kahvelerde, kestirip atarlardı.
* * *
Gizli kapaklı da olsa, kulaklara fısıldansa da “İsmet Paşa” da nasibini alırdı... Kimine göre korkak, beceriksizdi, bazılarına göre de temkinli ve tedbirli.
* * *
Bir köşede oturup tartışmalara hiç karışmayan iki “ağabey” vardı, merak edip sormuştuk “Niye?” diye...
Sorduğumuz amca kulağımıza fısıldadı:
“Onlar konuşmaz, komünistler onlar!”
“Allah Allah komünistler konuşmazlar mı” diyecek olduk “amca” eğildi:
“Konuşsunlar da başları derde mi girsin!”
O zaman anladık, demek komünistler konuşunca başları derde giriyordu...
* * *
Aradan yıllar geçti, kimler gelip geçti.
O gün “demokratik sosyalizm” diyecekleri için konuşamayanlar, çok geride kaldılar “demokratik özerklik” diyenler bile rahat rahat söylüyorlar.
Neyse sorun bu değil, bizim kahve köşelerinde konuştuğumuz “dış politika” bugün ne hallerde...
Hatıra fotoğrafı aklınızda mı?
ABD Dışişleri Bakanı Bayan Clinton iki yaramaz çocuğu yanına almış, ne kadar da umutlu.
Bir yanında Ermeniler, bir yanında Türkler; Türkiye Dışişleri Bakanı Davutoğlu ne kadar da mütebessimdi...
Sonra ne oldu?
Ermeniler toprak ve paradan vazgeçtiler mi?
Eski hamam eski tas, Ermeni cephesinde bir şey yok!
Ya Kıbrıs?
Bildiğiniz gibi...
* * *
En son Suriye ve Libya...
Diplomasinin en uzun görüşmelerini yapan -6,5 saat- Suriye Devlet Başkanı ile Davutoğlu sonra ne oldu?
Davutoğlu, Esad’a “şu muhalifleri öldürmekten vazgeç sonra fena olursun, seni biz de kurtaramayız” dedi.
Dedi de, ateşe devam edildi. Bayram günü kaç Müslüman öldü?
Ya Libya?
Libya’ya, Kaddafi’ye karşı NATO müdahalesini duyan Başbakan, “NATO’nun Libya’da ne işi var yahu?” demedi mi?
Kaddafi’yi hem havadan, hem karadan yapılan NATO müdahalesi bu hale getirmedi mi?
Şimdi de Gazze seferine hazırlanıyoruz.
Allah korusun!
Kim bilir, şu günler kahvelerde nasıl tartışılıyor?...
Ne demiş Ahmet Haşim:
“Melali anlamayan nesle aşina değiliz” demiş...
Bizler de kahvelerde bu sorunları tartışamayan, ahkâm kesemeyenlere aşina değiliz.