Hasan Pulur

Hasan Pulur

Tüm Yazıları

Hasan Pulur


KETENPEREYE gelmek, ne demek?
Ali Püsküllüoğlu'nun "Argo Sözlüğü"nde karşılığı şöyle:
"Tuzağa düşmek, hileye kanmak, aldatılmak..."
Hacı ile Bacı, deyimin tam anlamıyla "ketenpereye geldiler" tuzağa düştüler; hem de kendi kurdukları tuzağa düştüler...
Akıllarınca, marka değiştirerek mallarını satacaklardı "Refahyol"u "Yolrefah" diye yutturacaklardı...
Çok şey biliyorlardı, ama satrançtaki "çoban matı"ndan anlaşılan haberleri yoktu, "şah" dediler "çoban matı" oldular.
* * *
ŞİMDİ feryat ediyorlar, "Elimizden iktidarı aldılar!" diye...
Vermeseydiniz!
Erbakan Hoca, "Havada ikmal yapacağız!" diyordu...
Havada ikmal yerine, havada infilak oldu...
Bir de koskoslanma:
"Memleketi gül gibi idare ediyorduk!"
Peki, "Bu hükümet tıkandı, icraat yapamıyor" diyen Çiller değil miydi?
* * *
HEM Cumhurbaşkanı'na çıkacaksın, istifa edeceksin, sonra yine hükümeti sen, ya da ortağın kuracak...
Demirel, rahmetli Korutürk için, haksız yere "Çankaya noteri" demişti, anlaşılan kendisi o hale düşmeyi istemedi.
"İyi ama, Meclis'in en büyük partisi Refah, niçin Erbakan'a görev vermiyor?" diyenler var, onlara da sormak lazım:
"Ben bu işi beceremiyorum, istifa ediyorum" diyene "Yoo olmaz! Hükümeti yine sen kur!" demenin anlamı ne?
* * *
HAA, burada soracak olanlar çıkacaktır:
"Demokraside ketenpereye gelmek var mıdır?"
Türk usulü demokraside neler yoktur ki!
Aslında Refahçılar, takkelerini önlerine koyup düşünmeliler:
"Biz bu hale niye geldik?" diye...
Yüzde 21 oyla geleceksin, devletin ve toplumun büyük çoğunluğuyla kavga edeceksin, rejimi zorlayacaksın, hem de dayatacaksın...
Böyle bir iktidar mümkün mü?
* * *
BAKSANIZA hala Bodrum Kalesi için dayatıyorlar...
Bu yetmiyor, Trabzon'da müze yapılan Ayasofya'yı boşaltmaya çalışıyorlar.
Geçen yıl Bodrum Kalesi için şöyle yazmıştık:
"Bodrum Kalesi'ndeki şapel, yani küçük kilise, 1400'lü yılların başında, kaleyi inşa eden Hıristiyan Saint Jean şövalyeleri tarafından yapılmış. Bodrum Kalesi Kanuni Sultan Süleyman döneminde, Rodos adasıyla birlikte Osmanlı yönetimine geçince, geleneğe uygun olarak şapel'e minare eklenmiş ve cami, ya da mescide dönüştürülmüş, uzun yıllar kaledeki subay ve askerler tarafından ibadet için kullanılmış...
26 Mayıs 1915'te 1. Cihan Savaşı sırasında Fransız Dublekx zırhlısı kaleyi topa tutmuş ve minare yıkılmış, bina öyle kalmış... Bodrum Kalesi, sualtı arkeoloji müzesi haline getirilince, orası bir süre depo olmuş, boş bırakılmış...
Sonunda Bodrum Müzesi'ni Avrupa'nın en iyi müzelerinden biri haline getiren, ödül kazandıran Oğuz Alpözen ve arkadaşları, buraya koskoca bir Doğu Roma gemisi oturtmuşlar..."
* * *
REFAHYOL iktidara gelince, Kültür Bakanlığı da Refah'ın payına düşünce, Taksim'e cami yapamayanlar, Bodrum'daki bu eski kiliseyi "cami yapacağız!" diye tutturdular.
O gün yazımızı şöyle bitirmiştik:
"Şimdi diyeceksiniz ki, Refah Partili Kültür Bakanı, buna niçin takmış?
Bütün mesele slogan atmakta, kiliseyi camiye çevirdik lafının kaç oy getireceğini düşünsenize...
Peki, şimdi ne olacak?
O gemiyi oradan çıkarmak için ya parçalamak gerek, ya da duvarları delip yıkmak...
Bakalım, Kültür Bakanı'nın kültürü, hangisine elverişli?"
* * *
BAKAN'ın kültürünün gemiyi parçalamaya elverişli olduğu anlaşıldı...
* * *
TAKSİM'e cami yaparak İstanbul'u ikinci defa fethedeceklerini sananlar, herhalde şimdi de Bodrum'u yeniden fethedeceklerini sanıyorlar.

Yazara EmailH.Pulur@milliyet.com.tr