KENDİSİNİN de "bir insan" olduğunu unutup, adam kılığındaki heriflerin ayaklarına paspas olanlara, Hacı Bektaş Veli diyor ki:
"Hararet nardadır, sacda değildir,
Keramet baştadır saçda değildir,
Her ne arar isen kendinde ara
Kudüs'te, Mekke'de Hac'da değildir."
* * *
KÖŞE Kadısı misali, kendisini bir matah sanarak ahkam kesip, hüküm verenlerin defterini Kaygusuz Abdal dürer:
"Bakkal mısın teraziyi neylersin,
İşin gücün yoktur gönül eylersin,
Kulun günahını tartıp neylersin,
Geçiver suçumdan bundan sana ne?"
Bu heriflerin, bir başka cinsine, burnundan kıl aldırmayanlara, Noksani, gerçeği hatırlatır:
"Hakkın tapınağına, mülküm var deme,
Dem ile harmanda hakkım var deme,
Güçlü kuvvetliyim arkam var, deme
Sırtüstü insanı yere vuran var."
* * *
"HELE bir Avrupalı olalım da!" deyip yan gelip yatanlarla "Kaderimiz bu!" deyip miskinler tekkesini dolduranlar arasında ne fark var? Mehmet Akif onlara der ki:
"Kadermiş, öyle mi? Haşa bu söz değil doğru,
Belanı istedim Allah da verdi, doğrusu bu."
* * *
SEÇİM, seçim seçim...
Seçim sanki sihirli değnek, sanki başka adamlar gelecek, sanki başkaları seçilecek...
Her seçimin sonunda Neyzen Teyfik'i hatırlamadık mı?
"Türkü yine o türkü sazlarda tel değişti,
Yumruk yine o yumruk, bir varsa el değişti."
* * *
İSİMLERİNİN başına "bilim adamı" sıfatlarını takıp, televizyonlarda yalan üstüne yalan üretenlere Keçezizade İzzet Molla diyor ki:
"Meşhurdur ki fısk ile olmaz cihan harap
Eyler onu müdahane - i aleman harap"
Yani ahlaksızlıkla cihan harap olmaz, cihanı alimlerin dalkavukluğu harap eder.
* * *
"Sakallı Celal"in saptamalarına dikkat!
"Türkiye doğuya giden bir teknedir, içindeki bazı enayiler batıya doğru koşarlar."
"Bu memlekette ilgililer bilgisiz, bilgililer ilgisiz."
* * *
HER neyse "Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete" deyip halimizi arz edelim:
"Hasan dağı arpalıktır eğer saban yürürse,
Her derde bir değirmen eğer suyu gelirse
Her kümesten birer tavuk eğer köylü verirse,
Güzel gidiş bu gidiş eğer sonu gelirse."