VERGİ kaçakçılığının adı Maliyeci sözlüğünde
"vergi ziyaı"dır, yani vergi kaybı... Devlet toplayamadığı vergiye, yakalayamadığı vergi kaçakçısına
"kayıp" gözüyle bakar...
Geçen gün vergi uzmanı
Doç. Dr. Şükrü Kızılot'un anlattıklarını, yazdıklarını okuyunca
"vergi kaybı" deyiminin, gerçek anlamıyla da kullanılabileceğini, ille de kaçağı, kaçakçıyı gizlemek, örtbas etmek için kullanılmadığını da anladık...
Kızılot'a göre, devlet, yani Maliye de, vergi kaybına neden olabiliyor.
Nasıl mı?
* * *
YATIRIMLARDAN düşük amaçlı bir vergi, stopaj olarak alınmak istenildi, bunun için kanun çıkarılacağı yerde, kararname ile kanuna bir cümle eklendi, yatırımlardan yüzde 15 stopaj alınacağı belirtildi.
Danıştay
"Türkiye hukuk devletidir, vergi resmi ve harç kanunla alınır, kararnameyle alınmaz" dedi.
Kızılot'a göre, uçtu devletin 350 trilyon lira vergisi.
* * *
MALİYE 6 Şubat 2000 tarihinde bir tebliğ yayınladı, ticari işletmelere ait vadeli mevduatın 31 Aralık 1999 itibarı ile vadesi dolmasa dahi, beyan edilip, verginin ödenmesini istedi.
Danıştay aynı gerekçeyle bunu da durdurdu:
"Vergi tebliğ ile değil, kanunla alınır."100 trilyon lira da böylece uçtu gitti.
* * *
6 Şubat 2000 yılında yine bir tebliğ yayınlandı, bankalara, repo yaptıkları Hazine bonosu ile devlet tahvili için vergi getirdi, kaynaktan yaklaşık 300 trilyon lira vergi toplandı...
Danıştay, yine hukukun üstünlüğü, vergilerin yasallığı ilkesini belirterek, tebliğ ile vergi alınamaz, diyerek yürütmeyi durdurdu.
Kızılot'a göre, devlet şimdi hem vergi alamayacak, üstüne üstlük vergi iadesi yapmak zorunda kalacak...
Gördünüz mü vergi kaybı bazen nasıl oluyor?
* * *
HANİ
"kümesteki kazlar" diye bir benzetme vardır,
"Maliye, hep kümesteki kazları yoluyor, kümese, yeni kaz sokamıyor" derler.
Sayın Kızılot'un anlattıklarına bakarsanız şimdi bu
"kümesteki kaz" benzetmesinin de değiştiği anlaşılıyor, yeni kazların yakalanıp kümese sokulmasından vazgeçtik, bu gidişle, kümesteki kazları da kümesten kaçıracaklar.
* * *
BUNLAR Sayın Kızılot'un anlatıp yazdıkları, bir de bizim öğrendiğimiz var. Ev, daire satışlarında 1983'ten önce, tapu dairesi, emlak vergi dairesinden
"temiz kağıdı" getirmeden satışı yapmıyormuş... Yani satıcı, vergi dairesinden, vergilerini ödediğini belirten bir yazı getirecek, satış ondan sonra yapılacak...
Bu yöntem kaldırılınca, belediyelerin vergi kaybı başlamış, adam evini, dairesini satıyor, parayı alıyor, geçmiş vergiyi ödemiyor, vergiyle uğraşmak, ödemek, taşınmazın yeni sahibine kalıyormuş...
* * *
ÇÜNKÜ kanun öyleymiş...
Bunun ne demek olduğunu, halk yıllar önce söylemiş:
"Kör tuttuğunu sever!"Yazara E-Posta: h.pulur@milliyet.com.tr