Hasan Pulur

Hasan Pulur

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

“Yahu hangi yüzle yazıyor, konuşuyor?” dedi. Eski yazdıkları, söyledikleri aklındaydı, ezberledikleri bile vardı.
Oysa, biz onun gibi düşünmüyorduk, çünkü öylelerini tanımıştık ki!
Hasan Yalçın’ın “Dönekler” kitabı başucumuzda durur.
Bunlar her devirde vardır, olacaktır.
Onun için kızıp söylenmeye gerek yoktur.
Ama gel de anlat...
* * *
İşte, size üniversite öğretim üyesi, Edebiyat-ı Cedide’nin güçlü kalemi...
Birinci Cihan Savaşı başlarken, Cenap Şahabeddin’in kalemi iktidardaki İttihat ve Terakki’nin emrindedir.
İktidarın üç paşası onun için mutena ve müstesna insanlardır.
Talat Paşa inkılabın kalbidir, Enver Paşa inkılabın pazusu, Cemal Paşa da inkılabın çelik yumruğu...
* * *
Savaşın sonuna doğru, Cenap Şahabeddin, o güne kadar yaladığı çanağa artık tükürmenin zamanı geldiğini anlar, şimdi Talat Paşa da, Enver Paşa da, onun kaleminden damlayan mürekkeple karalanmalıdır; hakaret yağdırır...
Savaş kaybedilmiş, vatan işgal edilmiş, Anadolu’da milli kurtuluş hareketi başlamak üzeredir, örgütler kurulmaktadır.
Cenap Şahabeddin kararsızdır, aslında kararını vermiştir de, kılıfını hazırlamakta, fırsat aramaktadır. Önce milli edebiyat akımına karşı çıkar, çünkü milli edebiyatı savunanlar, Anadolu yanlısıdır, o halde o da yerini almalıdır. “Türkçe kökenli kelimeleri ağzına almaktan utandığını“ bile yazar...
* * *
Vatan düşman işgali altındayken, işgalcileri savunan ve Anadolu’da Kurtuluş Savaşı yapanlara “eşkıya” diyen Ali Kemal’in gazetesinde Cenap Şahabeddin imzası vardır...
Bursa’yı savunan vatanseverler için bakın ne der:
“İlkbaharda Bursa ovasını bir savaş alanı yapmak...
Yarabbi! Bu çılgın teşebbüs güzelliğe, tabiatın hukukuna, zemine ve semaya, hepsine karşı öyle ahmak bir cinayettir ki!”
Vatanı savunmak ahmak bir cinayettir!
* * *
Cenap Şahabeddin’e ve Cenap Şahabedin’lere rağmen Kurtuluş Savaşı kazanılır...
Şimdi ne olacaktır?
Sırtında yumurta küfesi yoktur ya!
“Ben hakir bir şairim!” diye af diler, bağışlanmasını ister.
Bağışlanır, affedilir.
Artık o da keskin bir inkılapçıdır, cumhuriyetçidir.
“Gazi’nin ulu, işlek ve hiçbir yükseklikten yılmaz dimağı”ndan söz ederek onu “edebi, şanlı, inkılap kartalı” diye över.
Şükran Kurdakul, “Çağdaş Türk Edebiyatı/Meşrutiyet Dönemi” adlı yapıtında, Cenap Şahabeddin’i şöyle değerlendirir:
“Hem küçük burjuvaziye hem de Osmanlı ahlakına örnek olabilecek niteliklerini kimliğinde birleştirebilme ustalığını da başarabildiğinden...”
* * *
Falih Rıfkı Atay, “Zeytindağı”nda savaş sonrası memleketten kaçan İttihatçıların arkasından neler yazıldığını iki satırla anlatır:
“Cemal Paşa bir iki gün sonra arkadaşlarıyla Karadeniz’e gitti. Bu haberi en önce, bütün harb yılları Cemal Paşa’dan yardım alan üç yazardan birisinin gazetesine ve en ağır hücumlarla karışık olarak okudum: Ferre, yefürrü, firara!”
***
Onun için “yandaşlar”ın bugün ne yazdıklarına bakmayın, yarını bekleyin, eğlenceli olur.
Hüseyin Cahit Yalçın seksen yaşında tutuklanıp içeri atıldığı zaman, Ahmet Emin Yalman bile “Öyle yazılar yazıp kendisini tutuklatarak bizi dünyaya rezil ettin!” dememiş miydi?