Hasan Pulur

Hasan Pulur

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

BUGÜN köşemizi okurlarımızla paylaşacağız. Rahmetli Burhan Felek “Oğlum, okuyucu velinimetimizdir, sakın onların kalbini kırma!” derdi.
Elbette, hiç okurun kalbi kırılır mı? Bazen okurlar yazarın kalbini kırsalar bile, hoşgörüyle karşılarız.
* * *
OKURUMUZ Dr. Cengiz Türköz “Basınç odası” yazımızla ilgilenmiş, taa Almanya’dan Köln’den mektup göndermiş, tabii elektronik mektup “e-mail” dediklerinden, zarf, kağıt pul artık tarihi eser oldu.
Sayın doktor diyor ki:
“Basınç odasının komik bir hikayesi var. O basınç odası Fethiye’den kalkıp Gaziantep’e gelinceye kadar kimbilir ne masraf yapılmıştır.
O masrafla yeni bir basınç odası daha yapılabilirdi!“
Acaba?
* * *
BELLİ ki, doktor bu işi biliyor:
“Basınç odası dediğiniz nedir ki?
Bir kaç atmosfer basınca dayanıklı büyükçe bir kazan, bir kompresör, bir kaç gösterge, sübap, vana, oksijen, gaz bağlantısı kapısı, küçük lumbozları olan, bir de yatak. Bunu, konuyu bilen bir doktorun danışmanlığında, bırakın mühendisi, bir makine teknikeri bile çizip yapabilir. Bu kadar basit bir basınç odasını yapmak artık Türkiye için sorun değildir, her kasabada yapılabilir.”
Dr. Türköz böyle bir basınç odasının dalış yapılan her teknede bulunması gerektiğini, çünkü vurgun yiyenin kalıcı sakat kalmaması için hemen basınç odasına alınması gerektigini belirtiyor.
* * *
OKURLARIMIZDAN Ali Akay, geçenlerde Yağmur Atsız’ın babası Nihal Atsız’dan duyduğunu söylediği dörtlüğün Ömer Ferid Kam’a ait olduğunu kaynak göstererek düzeltiyor, hikaye şu...
Süleyman Nazif öldükten bir süre sonra gazetelerde bir haber çıkıyor, mezar taşını Belediye yaptıracak.
Buna çok üzülen Ömer Ferid Kam şu dörtlüğü yazıyor:
“Sağlığında nice ehl-i hünerin
Bir tutam tuz bile yokdur aşına
Öldürüp evvel onu açlıkdan
Sonra bir türbe yaparlar başına.’’
Kaynak: Mahir İz’in anıları/Yılların İzi, sayfa 15, İrfan Yayınları-1975
* * *
RIZA Ortun ise, Neyzen Tevfik’in iki hicvini istiyor, yıllar önce bu köşede okumuş...
Neyzen Tevfik, bir siyasetçiyi arıyor:
“Kime sordumsa seni doğru cevap vermediler;
Kimi alçak, kimi hırsız, kimi deyyus! dediler...
Künyeni almak için, partiye ettim telefon:
Bizdeki kayda göre, şimdi o mebus dediler!.. “
* * *
BU dörtlük ise o tarihte memleket görüntüsü:
“Çürüdü memleketin iç yüzü çöktükçe temel,
Şimdilik harice karşı yerimiz olsa dahi,
Yüzümüz yok bakacak kabrine ecdadımızın
Tükürür zannederim yüzümüze tarihi...”
Neyzen Tevfik bunları 1940’larda yazmış...
Ya bugün yaşasaydı?