Hasan Pulur

Hasan Pulur

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ortada iki “ölü” var, ikisi de “yirmilik”, babaları şimdiye kadar az görülen bir davranış içinde, “intikam” peşinde koşmuyorlar, bu acıları başkaları çekmesin diyorlar.
Evet, ortada iki ölü var, lakin onlar toprak altında yatarken, toprak üstünde kavga bitmiyor.
Nasıl öldüler, nasıl öldürüldüler.
Babaların “asil” davranışına karşı söylenenlerin çoğu dedikodu...
Elbette hiçbir şey insan canından daha önemli değildir.
***
Sirkeci’deki araba vapuru faciasını henüz unutmadınız, yakında unutursunuz.
Küçük kız ailesiyle aynı otomobildeydi, arabayı arka kapak üzerine bıraktılar. Kapak kaldırıldı, halat tutmadı, insanlar sapır sapır denize döküldüler, anne kurtuldu, küçük kız “anne, anne” diye bağırarak boğuldu, ağır yaralı olarak kurtulan anneanne de öldü.
***
Bunun sorumlusu kim? Kaptan mı, tayfa mı?
Diyelim kaptan ya da tayfa, ne olacak?
Küçük kız geri gelecek mi?
Zaten ilk mahkemede serbest bırakıldığına göre...
***
Halkın lafı:
“Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir!”
Kalan sağlar şükredebiliyor mu?
Önümüzdeki günlere hazır olun, PKK kurucusu Abdullah Öcalan’la ilgili nam-ı diğer “Apo” kavgası başlayacak.
Oysa biz yıllar önce yazmış, hatta “Apo”ya Çankaya’da bir köşk bulun demiştik.
İşte o günler geliyor.
***
Terörle bir yere varılmaz diyenlere sorulur.
Görsünler nerelere varıldığını, varılacağını...
“Demokratik özerklik” nedir?
Bilen varsa bilmeyenlere öğretsin!
***
Geçenlerde “Hilmi Yavuz Hoca’nın” fetvalarından birkaç örnek verdik.
Başka örnekler de geldi.
Birini hemen hatırladık.
“Sual: Zeyd Amr’a temayül ile müteakiben lebinden bir buse niyaz eylese ve aksülamel nisabına Amr da Yaradan’a sığınıp Zeyd’in ensesinde bir şaplak infilak ettirse bu tarz-ı hiddet ü şiddet cezayı müstelzim midir?”
Fetva emiri Yağmur Çelebi.
Bazen yazıların bir işe yaradığını görüyoruz.
Kimbilir Hilmi Yavuz Hoca kaç zamandır Yağmur Çelebi’den haber alamamıştır.
Bazen ufak tefek hatalar yapıyoruz, hemen katlimize fetva veriyorlar, bazıları hiç affetmez, bazıları da insaflıdır, Allah razı olsun düzeltir, “senin ömrün bitti” diye hesabı kesmez.
Bazen hatalarımızı düzelten aziz okurlar da vardır.
Ya da mezarlığın adresini verenler de...
Sayın İbrahim Sözen bir hatamızı bulmuş:
“Güle guş ettiremez boş yere bülbül inler
Varak-ı mihr-ü vefâyı kim okur, kim dinler!..”
Yani...
“Bülbül, sesini güle dinletemeden boş yere inler durur.
Vefâ ve sevgi sayfasının kitabını kim okur, kim dinler!..”
Kami Mehmed Efendi...