Hasan PULUR
ÇİNLİLER dünyanın en ucuz şeyi nasihat vermekmiş, derler.
Doğru, nasihat verenden, para almaya kalkın, bakın ortada kimse kalır mı?
Bir ucuz şey de, slogan atmak...
* * *
"ŞERİAT" gelecek!" lafı çıktığından beri, hemen karşıt slogan üretildi:
"Türkiye laiktir, laik kalacak!"
Meydanda, sokakta, caddede, konserde her yerde, bağırıyoruz:
"Türkiye laiktir laik kalacak" diye...
Lafla peynir gemisi yürümediği gibi, sloganla da laiklik savunulmaz.
* * *
TÜRKİYE'nin laik kalmasını istiyor musunuz?
O halde kesintisiz, zorunlu 8 yıllık temel eğitimi desteklersiniz.
Ama sadece slogan atarak değil.
Tabiri amiyane, pamuk elleri
Kadir Has gibi ceba atarak...
Herkes gücü oranında, buna yardım etmelidir.
Milli Eğitim Vakfı'nın, Ziraat Bankası Ankara Kızılay Şubesi'ndeki 3577 - 6 sayılı hesabı bağışları bekliyor.
* * *
HERKESİN endişesini niçin saklayalım; hadi herkesin olmasın ama, çok kişinin diyelim:
"Bu bağışlar acaba yerine harcanacak mı?"
"Hiç merak etmeyin, harcanacak!" diye kefil olmak mümkün değil, ama sanıyoruz ki, buna çok itina edilecek, dikkat edilecek ve denetlenecek.
Geçen gün bir işadamı aradı:
"Bağış yapacağım ama çarçur olmasından korkuyorum!"
Kendisine bir başka yol önerdik:
"Milli Eğitim Müdürlüğü'yle görüşün, yapacağınız yardımı belirtin, size bir arsa, bir okul gösterirler, ya okul yaparsınız, ya da okula derslik eklersiniz..."
* * *
BU elbette bir çözüm...
Ama insanları yapacağı yardımın dahi çarçur edileceğinden korkar hale getirmenin ne kadar utanılacak bir duygu olduğunu da anlayalım...
Türk toplumu buraya, hayali ihracatla geldi,
"kır şişeyi dön köşeyi" yutturmacasıyla geldi,
"Benim memurum işini bilir!" vecizesi (!) ile geldi.
Ama biz, her şeye rağmen bu yardımların mutlaka yapılmasından yanayız.
Laiklik meydanlarda, konserlerde slogan atılarak korunmaz.
Laiklik çocukları okutarak, korunur.
* * *
MECLİS'te kabul edilen yasa, gerçekten çok önemli bir yasadır, bakmayın siz bugünkü tepkilere, eğer yasanın gereği yapılabilirse, bugün karşı çıkanlar, yarın ellerine iktidar geçse bile değiştiremezler.
Ama, bu kadar önemli bir yasayı, başlıklarla, ya da gösterilerle harcıyoruz.
Biri yasanın kabulünü
"zafer" olarak niteliyor, öbürü de
"din elden gidiyor" diye karalar bağlayıp cami önünde gösteri yapıyor.
Bir kanunun kabulü niçin
zafer olsun, zafer kime karşı kazanılır, böyle bir ortamda mecazi anlamda dahi olsa bazı kavramları kullanmak doğru mudur?
Ya siz,
"Din elden gidiyor!" diye sokağa dökülenler...
Sizi sokağa kışkırtanlar da biliyorlar ki, dinin elden gittiği yok, böyle bir şey mümkün değil.
Evet, bir giden var ama, o din değil, muhteremlerin iktidarıdır.
Üstelik, kendi elleriyle iktidarı teslim etmişlerdir.
Yani Tansu Çiller Başbakan olsaydı, din elden gitmeyecekti de, şimdi elden gidiyor, öyle mi?
* * *
REFAH Partililer ve yandaşları hep aynı sakızı çiğnediler:
"Anavatan Partisi solculara teslim oldu!"
Kim, teslim olunan solcular?
CHP'liler...
Peki, CHP'nin başından beri karşı çıktığı 4. maddeye, CHP'lilerle birlikte ret oyu veren Refahlılar kime teslim oldular?
* * *
YALNIZ bu genel zamlar devam ederse, benzine, mazota, çaya, şekere millet kesintilisine de, kesintisizine de, sekiz yılına da deyip...
Hayır, hayır, cümlenin sonu beklediğiniz gibi, ya da dilinizin ucuna gelen gibi bitmez...
Bu milletin her şeyi tartışılır ama, zamseverliği asla!
Un çuvalı gibidir, vurdukça tozur!
Yazara EmailH.Pulur@milliyet.com.tr