Hasan Pulur

Hasan Pulur

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       CUMARTESİ günü yazdık, Erbil Tuşalp'ın yazısı, bizim bu yazımızın çekicisi oldu...
PKK'nın 1984'deki ilk Erbil ve Şemdinli baskınlarını önemsemeyen, "Üzerlerine gitseydik, ekmeklerine yağ sürmüş olurduk!" diyen Özal, Tuşalp'ın yazdığına göre üç yıl sonra "Bende Kürt kanı var!" diyordu.
* * *
ÖZAL, Kürt sorununa nasıl bakıyordu? Son günlerde bu konuda önemli bir yayın oldu.
18 Kasım 1998 tarihli "Yeni Şafak" gazetesi, Londra'da yayımlanan haftalık El Vasat gazetesinde Irak Kürtlerinin liderlerinden Celal Talabani ile yapılan bir söyleşiyi yayımladı.
Elif Gökmen'in çevirdiği ve özetlediği söyleşide, Talabani'nin, Turgut Özal'la ilginç anıları vardı.
* * *
PKK'nın başı Abdullah Öcalan ile iyi ilişkiler içinde olduğunu söyleyen Talabani, 1992, 1993 yıllarında Özal'ın Cumhurbaşkanlığı döneminde Başbakan Demirel ile de konuştuğunu söylüyor ve Özal'la buluşmasını şöyle anlatıyor:
"Daha sonra dostluğundan onur duyduğum Turgut Özal'la buluştum. Ona Suriye'ye gideceğimi, Öcalan ile buluşacağımı haber verdim. Ona bir mesaj iletecek misiniz, diye sorduğumda, (Özal) aynen bu ifadeyle, o deliye söyle, siyasi çözüm için bize fırsat tanısın, dedi."
* * *
TALABANİ, Şam'a döndükten sonra, Öcalan'la konuşur, savaşa son vermesini ister. Talabani'ye göre, Öcalan hiçbir şart öne sürmeden buna hazır olduğunu, söyler. Bu Özal'a ulaştırılır, sonrasını Talabani şöyle anlatır:
"Daha sonra özel sekreteri bize telefon açtı ve Özal'ın gelişmelerden memnuniyet duyduğunu ve benden ateşkes ilanını bir basın toplantısı ile duyurması için Öcalan'ı ikna etmemi istediğini bildirdi. Aynı gece Özal'ı tekrar aradım ve Türk gazetecileri basın toplantısına göndereceğini bildirdi. Planlandığı gibi Bekaa'da basın toplantısı düzenlendi, birçok Türk gazetecisinin yanı sıra ben de bu toplantıda hazır bulundum. Öcalan bu toplantıda 22 günlük bir ateşkes ilan ettiğini açıkladı. Ancak hiçbirimiz neden bu kadar bir zaman seçtiğini anlamadık."
* * *
TALABANİ'nin anlattıklarına göre, barış için gösterdiği arabuluculuk çabaları, Türkiye'de olumlu karşılanır. Başbakan Demirel kendisini kabul eder ve şöyle der:
"Tarihe not düşmek için söylüyorum ki, biz teröristlerle görüşme masasına oturmayız. Ancak bu durumu, olumlu bir adım olduğundan memnuniyetle karşılıyoruz."
* * *
TALABANİ'ye göre, Özal da onun çabalarını desteklemekte ve şöyle demektedir:
"Bu deliden, bu soruna bir çözüm bulabilmek için askeriyeyi ve halkı ikna etmemiz için bize zaman tanımasını ve ateşkesin süresini uzatmasını istiyorum."
Talabani'ye göre Şemdin Sakık'ın, silahsız 33 Türk askerini katletmesi ateşkesi sona erdirir. Talabani, Öcalan'a gider, bu katliamı kınamasını ister, Öcalan bunu reddeder.
* * *
NEDİR, Özal'ın ağzındaki bu siyasi çözüm?
"Deli!" dediği Apo'dan, hangi siyasi çözüm için yardım beklemektedir.
Federasyon mu?
Özal, Türkiye Cumhuriyeti'nin uniter yapısını, federasyona çevirmek istemiş midir?
* * *
1991 yılının, kasım ayının on yedinci günü, İstanbul'da President Oteli'nde bir toplantı vardır. Özal, Cumhurbaşkanı sıfatıyla o toplantıya katılır. Konuşmasına "Değerli genç arkadaşlarım!" diye başladığına göre, toplantıda gençler vardır.
İskender Çayla, Özal'a şu soruyu sorar:
"Federasyon lafını lütfen açıklar mısınız? Cumhurbaşkanı'nın federasyondan bahsetmesi çok önemlidir."
Özal'ın cevabı şudur:
"Güneydoğu'da federasyon lafını ben söylemedim, başka birisi söyledi, yani bana yakıştırmalar başka taraftandır. (...) Söylemek istediğim şu:
Sen federasyon istiyorsan, ben federasyonun yanında değilim ama, gel tartışalım, konuşulması lazım bunların."
* * *
PEKİ nedir Özal'ın kafasındaki çözüm?
Talabani "Siyasi çözüm arıyordu" diyor, kendisi ise "Ben federasyona karşıyım, ama tartışılsın" diyor...
Özal, ya takiye yapıyordu, ya da kafası iyice karışıktı.




Yazara E-Posta: h.pulur@milliyet.com.tr