YazarlarHayal - gerçek

Hayal - gerçek

17.05.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Hayal - gerçek

Hayal - gerçek


12 Eylül belgeselinin araştırmasını yaparken, en çok dikkatimi çeken husus şuydu: Ülkede siyaset çıkmazda. Partiler anlaşamıyor. Herkesin kafasında "böyle giderse asker müdahale eder" düşüncesi var ama, kimse bunu açıkça telaffuz edemiyor. Ve özellikle siyasetçilerde "yok, yok bir şey olmaz" inancı hakim. Oysa Genelkurmay Başkanı Kenan Evren, her vesileyle açıklama yapıyor. Tatbikatlarda, yıldönümlerinde, bayramlarda konuşuyor. Bir zaman sonra bakıyorsunuz, bu konuşmalar gazetelerde tek sütun haber olarak yer almaya başlamış. Sonrası malum...
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu, önceki gün Menemen'de konuştu. Meclis'e kadar uzanan türban tartışmasına son noktayı şöyle koydu:
"O konuda Türkiye'nin en yüksek mahkemeleri olan Anayasa Mahkemesi ve Danıştay, gerekli kararı vermiş ve bu konuya noktayı koymuştur. Devlet ve kamu kurumlarında hiçbir şekilde başörtüsü ile kimse göreve devam edemez. Bu aynen, herkesi bağlayıcı bir karardır. Meclis, bütün hükümet ve bütün kamu kurumlarında görev yapan herkesi bağlayıcı bir konudur."
Genelkurmay Başkanı böyle söylüyor. Nasıl yorumlayacaksınız? Manşetlere taşınmamış olması, bu sözlerin önemini azaltır mı?
Türkiye'de Cumhuriyet test ediliyor. Cumhuriyet'in arkasında duran Türk Silahlı Kuvvetleri test ediliyor. Onlar da bunun farkında...
Farkında olmayanlar ise, tıpkı 12 Eylül 1980 öncesinde olduğu gibi, başlarını kuma gömüp "yok, yok bir şey olmaz" diye kendilerini kandırıyorlar.
Türban bayrağı altında başkaldırıya dönüşen olayların Malatya'da yoğunlaşması dikkatinizi çekmiyor mu? Hedef alınan İnönü Üniversitesi'nde Rektör Ömer Şarlak'ın asker kökenli bir bilim adamı olması dikkatinizi çekmiyor mu? Türban bayrağı üniversitenin burcuna dikilecek ve bir taşla iki kuş vurulacak...
İster beğenin ister beğenmeyin, ister anti demokratik bulun, ister "asker memurdur, konuşamaz" deyin. İsterseniz "asker de fikrini söylüyor, demokratik hakkını kullanıyor" deyin. Dönemin gerçeği şu ki, asker konuşuyor. Çeşitli vesilelerle konuşuyor. Genelkurmay Başkanı konuşuyor, Hava Kuvvetleri Komutanı konuşuyor.
Üstelik Genelkurmay Başkanı, Menemen gibi, Türkiye'de irticai ayaklanmanın sembolü olmuş Kubilay olayının yaşandığı bir yerde konuşuyor. Mesajını daha açık vermesi için başka ne yapması gerek?
Şimdi ordu türban konusundaki tavrını böyle koyduktan sonra, parlamentodaki "sessiz çoğunluğun" tavrını merak ediyorum. ANAP'ın, DYP'nin ve özellikle MHP'nin. Önemli olan Rahşan Ecevit'in suçlamaları değildir. Nitekim siz de onları suçluyorsunuz. Koalisyon pazarlıkları, hiçbir şey olmamış gibi sürüp gidebilir. Önemli olan, Genelkurmay Başkanı'nın sözleri karşısındaki tutumunuzdur.
Ortada bir gerçek var. Önce Refah Partisi'nin, sonra Fazilet Partisi'nin başına gelenler biliniyor. FP'li Cemil Çiçek, partisini eleştirirken diyor ki:
"Siyaset gerçekçilik ister. Hayal üzerine siyaset inşa edilemez."
Şimdi MHP'liler iki yol ağzındalar: Hayal mi, gerçek mi?