Yazarlar Hükümet etme tarzında reform

Hükümet etme tarzında reform

25.12.1996 - 00:00 | Son Güncellenme:

Korkmaz İlkorur

Hükümet etme tarzında reform

GEÇEN haftaki yazımızda Türkiye'deki "çürüme"nin aslında "hükümet etme zihniyeti"nde, yani, "hükümetlerin ülkedeki siyasal, ekonomik ve sosyal kaynakların yönetiminde istihdam ettikleri yetkiyi kullanım şeklinde" olduğunu iddia etmiş idik. Bu iddiamıza katılım çözümleri basitleştirir ve hızlandırır: Çözüm, hükümet reformudur.
Nereden başlayacağız?
İstihdam edilen kaynakların hepsi çok önemli. Elbette, kaynakların tümünün kullanım tarzını reform etmek gerekir. Ama, Türkiye'deki 20 yıllık enflasyonun doğurduğu ahlak ve değerler değişimi "hükümet etmedeki çürümenin" temel nedenidir. O halde, hükümet reformunda, ekonomik kaynakların kullanılma tarzına öncelik vermek gerekiyor. Burayı hallettiğimiz zaman çok şeyi düzeltebileceğiz.
Siyasilerimiz bunu da böyle tespit edebilirlerse "Amerika'yı yeniden keşfetme mecburiyetinde olmadıklarını" pek çabuk anlarlar. Zira, her ülkenin özelliklerinin belirlendiği ince ayarlar hariç, ekonomik politika ve kamu kesimi yönetimi reformunun ana çerçevesi artık bilinen bir şey.
Okuyucularımız, zaman zaman Yeni Zelanda'dan bahis ettiğimizi hatırlayacaklardır. Bir keresinde merkez bankalarının bağımsızlığını işlerken Yeni Zelanda Merkez Bankası modeline atıfta bulunmuştuk. Bir diğerinde ise, aynı bankanın enflasyon hedefini tutturma çabalarından söz etmiş idik. Şimdi, elimizde IMF yayınlarından bir kitap var: Graham C. Scott'un yazdığı, Government Reform in New Zealand, (Ekim 1996) - (Yeni Zelanda Hükümet Reformu). Yukarıda sözünü ettiğimiz reformun ana çerçevesini veriyor.
Elbette ki, Yeni Zelanda ile Türkiye arasında nitelik, nicelik ve ölçek farkları var. Ama, işin özü değişmez. Yeni Zelanda da, bugün herkesin dikkatini çeken hükümet reformunu, 20 yıl süren bir problemler döneminden sonra 1984 yılında, herkeste olabilecek iki nedenle başlatmış idi: Birincisi, kendisini olumsuz etkileyen yüksek enflasyon oranını düşürmek; ikincisi, ekonominin yapısını olumlu yönde değiştirebilecek farklı bir niteliksel ve niceliksel büyümeyi gerçekleştirmek.
Yeni Zelanda ekonomik reformu ilk bakıldığında çok klasik ve onu uluslararası normlara yaklaştıran öğeler taşıyor:
* Çok kapsamlı ve kuvvetli bir makroekonomik uyum programı uygulanıyor (fiyat, kur, dış ticaret liberalizasyonu gibi...);
* Devletin ekonomik ve sosyal politikadaki yeri yeniden tarif ediliyor (özelleştirme, `refah devleti' kavramından uzaklaşma gibi...);
Ancak, Yeni Zelanda hükümet reformunu esas ilginç ve başarılı kılan husus şu: Hükümet, kendi yönetim biçim ve başarısızlığının makroekonomik başarı şansını olumsuz etkilediğini kabul ediyor. Bu gerçeği değiştirmek için, başka ülkelerce üzerine gidilmeyen konuların üzerine gidiliyor. Kamu hizmetlerinin verilmesine yönelik mikroekonomik reformlar uygulanıyor.
İki önemli mikroekonomik reform var: * Kamu finansal yönetim reformu, * Kamu personel yönetim reformu. Bağımsız merkez bankası enflasyonun kontrol altında tutulmasının bir aracı olmasının yanı sıra diğer iki mikroekonomik reformun gerçekleştirilmesinin de önemli bir aracı. Zira, her iki reform da kısılan bütçeler çerçevesinde yapılıyor.
İster sağlık, ister eğitim olsun tüm kamu hizmetlerinin verilmesinde benimsenen sistem kamu çalışanının finansal yönetim performansını ölçü alıyor. Kamu hizmetlerinde politika tespiti ile icra fonksiyonları birbirinden ayrılıyor. Fonlama, satınalma ve hizmet verme fonksiyonları ayrı birimlerce veriliyor. Kamu hizmetleri rekabete açılıyor. Şeffaflık ve hesap verilebilirlik şart oluyor.
Kamu finansal yönetim reformu ile başlayacak bir hükümet reformunun "hükümet etme zihniyetindeki çürümeyi" önlemenin ilk adımı olduğuna inanıyoruz. Ama, reform, Yeni Zelanda Hükümet Reformu kitabının hemen başında belirtildiği gibi ülkenin lider konumundaki politikacılarının olağanüstü gayretlerini ve (eğer onlar huzur verirler ise - Kİ) en üst bürokratların inanç ve taahhütünü gerektiriyor.

Yazarlar