Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Sanıyoruz artık 2002’yi değerlendirme zamanı geldi, çattı. Bu yıl özellikle içeride daha renkli bir yıl geçti. Daha doğrusu hayli dalgalı.
Önce ekonomik tabloya bakalım: 2001 krizini anımsarsak, 2002 yılının bir toparlanma, hatta onun da ötesinde bir canlanma yılı olduğu anlaşılır.
2001 yılında büyük bir daralma yaşanmıştı. Zaten o yıl büyüme beklenmiyor, hatta yüzde 3’lük bir daralma bekleniyordu. Ancak bunun da ötesinde, yüzde 9’luk bir daralma yaşandı. Yani krizin derinliği tahminlerin ötesinde gelişti.
Bu yıla girerken (2002) pek çabuk toparlanma beklenmiyordu. Beklenti yüzde 3’lük bir büyümeydi. Sonra tahmin revize edilerek yüzde 4 oldu. Ancak artık büyümenin yüzde 6’yı aşacağı aşikar. Bu da şu demek; 2001 kriziyle kaybettiklerimizi, hepsini olmasa bile, toplamaya başladık. Bununla beraber, bu kez büyümenin de niteliği değişmeye başladı. İhracat ağırlıklı bir büyüme gerçekleşiyor.
2001 yılında enflasyon patlamıştı. Tüketici fiyatları, ağır durgunluğa rağmen, yüzde 68 artmıştı. Bu yıl (2002) ise enflasyon hızlı biçimde düşmeye başladı. Tahminler yüzde 31 civarında bir TÜFE üzerinde yoğunlaşıyor. Hedefin altında bir enflasyonun gerçekleşmesi eski Bakan Derviş’i sevindirecektir. Çünkü ilk defa hedeften öte bir başarı sağlanmış oluyor.
2001 yılında cari işlemler fazlalığı vardı. Bu yıl ise cari işlemlerde, yani döviz gelir - gider dengesinde, ise herhangi bir aşırılık gözlenmedi. Borsa genel olarak gevşek bir seyirdeydi.
Özetlersek, ekonomide 2002 ihracatla büyümenin ve enflasyonla mücadelenin başlangıç yılı oldu. Kısacası; ekonomik gelişmeler başarılı geçti.
Siyaset alanında ise 2002 yakın tarihin en hareketli ve ilginç yıllarından biri oldu. Önce başbakan hastalandı. Zaten çok ihtiyarlamış ve koalisyon bir keşmekeş içine girmişti. Sonra DSP dağılmaya başladı. Bu arada dışarıdan bakan olan Derviş modern seçkinler arasında hayli prim yapıyordu. Ve krizin faturası mevcut siyasi kadrolara çıkıverdi. Hatta aynı zamanda muhalefet de bundan nasibini aldı.
Toplumda oluşan büyük yenilenme ihtiyacı müthiş bir siyasi tasfiyeyle sonuçlandı. Bir buçuk yıl önce kurulan AKP birinci parti oldu. Daha önce baraj altına düşmüş CHP ise tepki oylarını topladı. Kısacası, 2002 yılı siyasette tasfiye yılı oldu.
Bu arada Genç Parti’nin aldığı oylar da unutulmamalı. Doğru zamanlama, doğru slogan ve planlama ile medyanın oy gücünün sınırları da görülmüş oldu.
2002 yılında birçok reform gerçekleştirildi. Parlamento arı gibi çalıştı. Avrupa Birliği uyum yasaları çıktı. AB’ye girmek için, seçim öncesi ve sonrası, Türkiye adeta çırpındı durdu.
Şimdi yılın sonunda başka bir olayla karşı karşıyayız. ABD Irak’a askeri müdahaleye hazırlanıyor. Bu da belki gelecek yılın en önemli olayı.
Ancak 2002 yılına baktığımızda, çoğu bakımdan olumlu bir yıl gözlüyoruz. Türkiye 2002’yi kazasız, belasız atlatmış görünüyor. Umarız, 2003’te işler daha da iyi olur.