Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


     Powell’ın açıklamaları piyasalara iyi geldi. Dünden bu yana döviz kuru düşüyor. Daha önce de yazmıştık; piyasalar savaştan yana. Pekiyi kur bu yıl ne olacak?
Serbest dalgalı, veya yüzen kur sistemlerinde döviz arz ve talebi kuru belirler. Döviz arz ve talebinin uzun vadedeki etmenleri de döviz gelir ve giderleridir. Yani ödemeler dengesinin cari işlemleri uzun vadede kur dengesini belirler.
Döviz gelirleri başlıca ihracat, işçi dövizleri ve turizmden oluşur. Ayrıca yurtdışından elde edilen her türlü diğer kazanç da gelir sayılır. Tıpkı ülkede kazanılıp yurtdışına yollanan kazançların gider sayıldığı gibi. Giderlerin başında da ithalat gelir.
Döviz gelir - gider dengesi 2000 yılında 10 milyar dolara yakın açık vermişti. Yani kurun serbest bırakıldığı an ulusal paranın hızla değer kaybedeceği açıktı. Nitekim 2001 Şubat’ında devalüasyon kaçınılmaz oldu. Kur önce 850 bin liraya, sonraki gelişmelerle de 1 milyon 300 bin liraya kadar yükseldi. Bankaların yüklü döviz gereksinimi kuru yükseltiyordu. Daha sonra takas beklentisiyle kur gevşedi; 1 milyon 160 bin liraya dek düştü. Ancak sonra Telekom kriziyle birlikte kur yeniden tırmanmaya başladı. Ve sonunda, 11 Eylül’le birlikte, 1 milyon 650 bin liraya kadar ulaştı.
2002 yılında kur dalgalı bir seyir izledi. Ne bankaların dövize gereksinimi vardı, ne de bireylerin. Ödemeler dengesinin cari hesapları da pek açık vermiyordu. Nitekim geçenlerde açıklanan kesinleşen sonuçlara göre açık 1.8 milyar dolar olmuş. Oysa 2001 yılında 3.4 milyar dolarlık cari fazlalık olmuştu. 2002 yılında bavulla ticaretin 1 milyar dolar artarak 4 milyar dolara ulaştığı gözleniyor. Ancak döviz gelirlerindeki bu artış ne yazık ki, 9 milyar dolarlık ithalat artışı ile aşılmış görünüyor.
2003 yılına ilişkin beklentilerimiz biraz farklı. Savaşla birlikte üç gelişme beklenmeli; birincisi, bu yıl 9.5 milyar dolar olması beklenen turizmin 6.5 - 7.0 milyar dolar düzeyine düşmesi şaşırtıcı olmaz. Hatta daha aşağılara. İhracata gelince; geçen yıl bavullu ticaretle birlikte 44 milyar doları bulan ihracat yüzümüzü güldürmüştü.
Bu yıl da TİM’in yayımladığı ilk üç aylık ihracat rakamlarının umut verdiği gözleniyor. Ancak bu yıl (bavullu ile birlikte) ihracat 41 milyar doların altına düşebilir. Çünkü hem dünyada durgunluk yaşanıyor. Hem de kur ihracatçıyı memnun edecek düzeyin çok altında. Üstelik geçen yılın ilk yarısında ihracat zaten patlama halinde değildi. İkinci yarısında ise zaten çok yükselmişti.
Öte yandan ilk bakışta 48.5 milyar dolara ulaşan ithalat bu yıl 50 - 51 milyar dolarda kalabilir. Bir yandan durgunluk ithalatı gevşetirken, diğer yandan artan petrol fiyatları ithalata ek yük bindiriyor. Buna rağmen, büyüme hızı savaşın etkisiyle yüzde 2’nin altına düşerse, ithalatın 46 - 47 milyar dolar düzeyinde kalması gayet olasıdır.
Bu durumda önümüzdeki yıl cari açık 5 - 6 milyar dolara tırmanabilir. Milli gelirin yüzde 3’ünü bile bulmayan bu açık önemli bir risk oluşturmayabilir. Ancak bu, döviz arzındaki daralmanın, bu yıl sonbahara doğru, kuru nereye sürükleyebileceği konusunda bir fikir veriyor.