Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Devlet eski Bakanı Kemal Derviş'in sıklıkla tekrarladığı bir arzu var; ekonomik ilişkiler dış politikadan ayrı tutulmalı. Aksi takdirde ülke siyasal olarak bağımlılaşır. Bu arzu, pek gerçekçi olmamakla birlikte, sürdürülmesi gereken bir politika. Malum, ekonomik olarak bağımlı ülkelerin dış politikaları da bağımlı hale geliyor. Bundan kaçınmak zor. Belki de, Derviş'in dediği gibi, borçların doğrudan belli ülkelerden değil, resmi kuruluşlardan alınmasının gereği buradan kaynaklanıyor. Borca rağmen bağımsız kalmak da olanaksız değil. Borçlu ülke borcunu ödeyebilecek güçteyse ya da en azından yeni borç alma gereksinimi içinde değilse, bağımlılığı azalır. Ancak sürekli borç gereksinimi içindeyse, ya ekonomik koşutlar zorlanır ya da siyasal. Türkiye de çok borçlu IMF çeşitli ülkelerden milli gelirine göre katkı alan ve sıkıntıda olan ülkelere borç veren bir uluslararası kurum. Resmen Birleşmiş Milletler'e bağlı. Genellikle ülke döviz sıkıntısına düştüğünde borç veriyor. Ancak en büyük mali katkıyı ABD verdiğinden iki kurumda da ABD'nin borusu ötüyor. Bu nedenle IMF'yi ABD Hazinesi'nin arka bahçesi gibi görmek gerekir. IMF'nin uygulayacağı, hatta önereceği politikalar, ABD Hazinesi tarafından belirlenir. Bizde de olduğu gibi.Son zamanlarda izlenen politikaların çok sıkı biçimde ABD Hazinesi tarafından gözetilmesi de buradan kaynaklanıyor. Sık sık ABD Hazinesi'nin yetkilileri ülkemize geliyor. Yani IMF'ye bağlı kaldığımızı sanırken, bir de bakıyoruz ki ABD'ye rampa yapmışız. Bundan bir süre önce Kuzey Irak'ta ABD askerlerinin Türk askerlerini esir alarak ve gözleri bağlı sorgulamaları elbette ulusal onurumuzu kırdı, daha da öte, piyasa dengeleri bozuldu. Bu bozukluğun geçici olup olmayacağı merak ediliyor. Endişe ABD - Türkiye ilişkileri bozulduğunda reformların ne olacağı üzerine? Türkiye de çok borçlu bir ülke. Dış borçları 133 milyar doları buluyor. Bunun 87 milyar doları kamunun. Kamu borçları içinde de 40 milyar dolara yakın Dünya Bankası ve IMF'ye borç var. Bu kurumlara bu denli borçluyken ve hatta diğer borçlarda da IMF referansının katkısı varken, elbette IMF'den kopmak mümkün değil. ABD bizimle iyi geçinmek zorunda 2004 yılında Türkiye artık net borç alan değil, borç veren ülke olacaktır. Belki de, sorunlar büyük ölçüde aşılmış olacaktır. Bu tarihten sonra işler tersine dönecek, alacaklılar Türkiye ile iyi geçinmek zorunda kalacaklardır. ABD ile ilişkilerin böylesi bir olayla yara alması doğaldır. Ama iki ülke arasındaki ilişkiler uzun solukludur. Böylesi bir olayın etkileri de geçici olacaktır. Dolayısıyla, ikide bir tedirgin olmak yerine yolumuza devam etmeliyiz. hgunes@milliyet.com.tr Öncelikle şunu belirtelim; şu anda ABD'nin Türkiye ile değil, Türkiye'nin ABD'yle bir sıkıntısının olduğu anlaşılıyor. Aksine Irak bataklığında çırpınan ABD sonunda Türkiye'den siyasal destek arayabilir. Kaldı ki, bu sıkıntı onurumuzu zedelese de, nihayet ABD'ye savaş açacak değiliz. İkincisi, ekonomik dengeler artık büyük ölçüde yerli yerine oturmuştur. ABD ile yaşanacak bir gerginlik, piyasalarda dalgalanma yaratsa da, bu geçici olacaktır. Çünkü finans kesimindeki riskler iyiden iyiye azalmıştır. Dalgalı kur belli bir esneklik sağlamaktadır. Hele faiz dışı fazla hedefi tutturulursa işler bayağı tıkırında demektir.