Geçtiğimiz hafta Anne Krueger Washington’dan Ankara’ya geldi. Çeşitli görüşmeler yaptı. Daha önce de ABD Hazinesi’nin beyni sayılan John Taylor gelmiş ve o da çeşitli temaslarda bulunmuştu. IMF ve Amerikalılar neden acaba bu denli sık Türkiye’ye geliyorlar?
Elbette turistik amaçla değil. Kuşkusuz her krize giren ve IMF’nin yardım ettiği ülke de bu denli alaka toplamıyor. Demek ki, Türkiye’nin Amerikalıların gözünde farklı bir konumu var. Pekiyi neden bu yakın ilgi?
Birincisi, Türkiye’ye bol kepçe yardım eden IMF’nin bu parayı geri alabilmesi için ekonominin istikrara kavuşması gerekiyor. IMF kaynaklarına en fazla katkıyı yapan ABD Hazinesi olduğundan ABD kendi parasının nasıl kullanıldığını görmek istiyor. Yani IMF’nin de, ABD’nin de ziyaret nedeni örtüşüyor.
IMF, ABD için bir başka nedenle kritik. ABD bu kurumu adeta doğrudan yöneterek uluslararası platformda yarar sağlıyor. Oysa son yıllarda, IMF’nin onayladığı programları uygulayan birçok ülke krize girdiğinden, IMF tam manasıyla madara olurken, ABD de sıkıntı çekiyor. Son ihmal de, Türkiye’nin uyguladığı kura dayalı istikrar programıydı. Bu nedenle, Türkiye düze çıkarsa IMF de paçayı kurtarırken, ABD de IMF’yi kazanacak.
Üçüncüsü, ABD Türkiye’yi stratejik bakımdan çok önemli görüyor. Çünkü Türkiye Kafkaslar, Ortadoğu, Balkanlar ve Doğu Akdeniz’in kesiştiği çok önemli bir noktada bulunuyor.
Dördüncüsü, ABD’nin Irak’a müdahale için Türkiye’nin yardımına ihtiyacı var. Bunun için sıkı bir baskı politikası uyguluyor. Hatta ABD büyükelçisi her ülkeye yapılan yemlemeyi bize de yapıyor; "dışarıda kalırsanız, başarı sonrası da dışarıda kalırsınız" diyor. Sanki Bosna’da veya Afganistan’da Türkiye’yi belirleyici konuma getirdiler de!
Ve nihayet, ABD’de birçok yetkili Türkiye’yi Müslüman, fakat demokratik bir model olarak çok önemsiyor. Özellikle de 11 Eylül sonrası. Böylece diğer Müslüman ülkelere bir model oluşturması isteniyor. AKP’yi özellikle bu nedenle ciddi biçimde desteklediler ve desteklemeye devam ediyorlar.
ABD ile ilişkilere böyle bakınca, IMF’nin, yahut da Anne Krueger’in, çok ısrarcı olmayacağı sanılıyordu. "Ne de olsa ABD bize mahkum" sanıldı. Bütçe disiplini konusunda gevşekliğe başlandı. Ancak bu gevşeklik IMF tarafından çabuk gözlendi. Washington’da özellikle IMF’de artık sesli sesli Türkiye’nin 2003’ü çıkarmakta zorlanacağı konuşuluyor hale gelmişti. Hükümetin gerek BDDK’nın bağımsızlığını göz ardı etmesi, gerek MB’nin uyguladığı kur politikasına itiraz etmesi, en önemlisi gevşek bütçe anlayışıyla piyasaları tedirgin etmesi IMF’yi ve ABD Hazinesi’ni tedirgin ediyordu. Bu bilgiler ışığında Krueger Türkiye’ye geldi.
Anne Krueger’in ne istediği gayet malum; çok sıkı bütçe disiplini! Bütçenin milli gelirin yüzde 6.5’u kadar faiz - dışı fazla tutturulabilmesi için elbette bir sürü ek önlemler gerekiyor. Ancak biz hem önerileri, hem de hükümetin verdiği sözleri pek gerçekçi görmüyoruz. Yarınki yazımızda da bunu değerlendireceğiz.