Kader insanların bir biçimde inanmak zorunda oldukları, fakat farklı yorumladıkları bir gerçek. Sofokles M." 442'de "Kader çok güçlüdür. Ondan ne savaşarak, ne de servetle kaçabilirsiniz. Hiçbir kale ondan korunamaz, hiçbir gemi onu yenemez" demiştir. Ancak kaderi ören insanın bizzat kendi iradesidir. Yoksa insanoğlu günahlarından dolayı neden cezalandırılsın ki? Hata sonrasındaki olumsuzluk kaçınılmaz olduğuna göre, kader de olasılık değil, mutlaktır.
Geçenlerde kütüphanemde yıllardır karıştırmadığım bir kitaba rastladım. içindeki bir makalenin yazarı bir zamanlar finans piyasalarının gurusu, şimdi ise ülkesinde çok yetkili bir kişi. itibarı bir zamanlar son derece yüksek olan bu kişi şimdi tam bir çöküş içinde. ülkesinin borçlarının dönmesi için adeta el avuç açmış sağda solda dileniyor. Evet, yazar şu anda Arjantin'in Ekonomi Bakanı Domingo Cavallo! Joacquin Cottani ile beraber kaleme aldıkları makalenin başlığı da; "Mali reform ve liberalleşme". Cavallo bu makaleyi yedi yıl önce yazarken acaba Arjantin ekonomisinin bu denli dizleri üstüne çökeceğini düşündü mü? Herhalde hayır. Kader!
Cavallo makalede mali liberalleşmeyi tartışıyor. Yani ülkeye giren ve çıkan sermaye akımlarının serbestleşmesinin büyümeye etkisini sorguluyor. Faizler artınca yatırımlar aksıyor. Tasarrufların yatırıma dönüşmesi ise kamu maliyesindeki dengelere bağlı. Kamu maliyesinde iyileşme olmadığında mali liberalleşme tasarlanan yararları sağlamıyor. Ancak sonunda şunu da ekliyor: devalüasyon ve dış borcun faiz ödemeleri bütçe açıklarını büsbütün büyütüyor. Arjantin bu noktaya bu korkuyla geldi. şimdi IMF kurun serbest bırakılmasını isterken, Arjantin para kurulunda (yani sabit kurda) direniyor.
Arjantin'in borcu 120 milyar dolar. (Sadece IMF'ye borcu 48 milyar dolar) Sıkıntı şu; ihracat dış borç ödemelerinin yüzde 85'ini karşılıyor. Yani ithalat için neredeyse döviz kalmıyor. Bu açık sürekli sıcak para ve borçla karşılanıyor. üstelik iki yıldır ekonomi büyümüyor. Borcu küçültmek için bütçe tasarrufu da yok. Reel faizler ise çok yüksek. çünkü "kurun ilacı faizdir" sloganı onları da uyutmakta.
şimdiye dek sık sık borç takasları ile vadeler uzatıldı. Her seferinde faizler yukarı gittiğinden borç yükü azalmadı, sadece erteledi. şimdi faizleri azaltma yönünde takaslar gündeme geliyor. ilk defa bankalara da mali kontroller geldi. Bankalardan ayda 1000 dolardan fazla para çekilemiyor. Alış verişler çek ve kredi kartına dayanmak zorunda. çünkü para kurulu para basmayı engelliyor. IMF de son haftalarda Türkiye ile flört ettiğinden Arjantin'e yüz vermez oldu, istediği parayı da vermedi.
Tango Arjantin'e özgüdür. ingilizce'de bir deyim vardır: "it takes two to tango"; dansetmek istiyorsanız, iki kişi olmanız gerekir. Sevişmek için kullanılan bu deyim, karşı tarafın gönlünün olması gerektiğini anımsatır. Bir ülkede istikrar ancak toplumsal uzlaşma ile elde edilebilir. Demokrasi de gelişmekte olan ülkelerde popülizm gerektirmez. Popülizme karşı durmak, yani cesaret gerekir. Kader deyip geçmeyelim. Cesareti olmayan toplumlar sık sık acı ve ızdırap çeker. Tango yaparken bile!